Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BERYL : English Turkish

n. Beril

BERYLLIUM : English Turkish

n. berilyum

BESEECH : English Turkish

v. rica etmek, yalvarmak, dilemek

BESEECHER : English Turkish

n. yalvaran kimse, dileyen, rica eden, talep eden, isteyen, istirham eden

BESEECHING : English Turkish

adj. yalvaran, rica eden

BESEECHINGLY : English Turkish

adv. rica ederek, yalvararak

BESEECHMENT : English Turkish

n. yalvarma, dileme, rica etme, talep etme, isteme, istirham etme

BESEEM : English Turkish

v. uygun olmak, yakışık almak

BESET : English Turkish

v. rahat vermemek, kuşatmak, sarmak

BESETMENT : English Turkish

n. etrafı sarılma, kuşatılma, saldırılma

BESETTING : English Turkish

adj. rahatsız edici, sürekli rahatsız eden, yakasını bırakmayan, tehditkâr

BESHREW : English Turkish

v. beddua okumak, lanet okumak, inkisar etmek, küfretmek

BESIDE : English Turkish

prep. yanına, yanında, dışında, başka, kıyasla, nazaran, nispeten

BESIDE ONESELF : English Turkish

kendinden geçmiş, çılgına dönmüş

BESIDE THE MARK : English Turkish

alakasız, ilgisiz, ilgisi olmayan, konu dışı, mevzudan hariç

BESIDE THE POINT : English Turkish

konunun dışında

BESIDE THE QUESTION : English Turkish

alakasız, ilgisiz, ilgisi olmayan, konu dışı, mevzudan hariç

BESIDES : English Turkish

adv. ayrıca, bundan başka, üstelik, bir de, hem de, zaten

BESIDES : English Turkish

prep. başkaca, dışında

BESIDES THAT : English Turkish

adv. hem de

BESIEGE : English Turkish

v. kuşatmak, sıkıştırmak, yağmuruna tutmak (Argo)

BESIEGED : English Turkish

adj. kuşatma altında, kuşatılmış, ablukaya alınmış

BESIEGEMENT : English Turkish

n. kuşatma, abluka, blokaj

BESIEGER : English Turkish

n. kuşatan, kuşatmaya alan, ablukaya alan, blokaj altına alan kimse

BESLAVER : English Turkish

v. göklere çıkarmak, öve öve bitirememek, yağ çekmek, yaltaklanmak