English
GRAND : English Turkish Redhouse
grandgränd sıfat
muhteşem, görkemli, ihtişamlı.
büyük, mühim.
konuşma dili çok güzel, harika. isim
konuşma dili kuyruklu piyano.
argo bin dolar
GRAND DUCHESS : English Turkish Redhouse
grandüşes
GRAND DUKE : English Turkish Redhouse
grandük
GRAND JURY : English Turkish Redhouse
hukuktahkikat heyeti
GRAND PIANO : English Turkish Redhouse
kuyruklu piyano
GRAND TOTAL : English Turkish Redhouse
(genel) toplam
GRAND VIZIER : English Turkish Redhouse
sadrazam
GRANDCHILD : English Turkish Redhouse
grand.childisim torun
GRANDDAUGHTER : English Turkish Redhouse
grand.daugh.terisim kız torun
GRANDEUR : English Turkish Redhouse
gran.deurgrän'cır isim
ihtişam, görkem, heybet.
büyüklük, azamet
GRANDFATHER : English Turkish Redhouse
grand.fa.therisim dede, büyükbaba
GRANDFATHER CLOCK : English Turkish Redhouse
dolaplı saat, sandıklı saat, ayaklı duvar saati
GRANDILOQUENT : English Turkish Redhouse
gran.dil.o.juentgrändîl'ıkwınt sıfat tumturaklı
GRANDIOSE : English Turkish Redhouse
gran.di.osegrän'diyos sıfat fazlasıyla büyük ve görkemli, şatafatlı, cafcaflı
GRANDMA : English Turkish Redhouse
grand.maisim nine, büyükanne
GRANDMOTHER : English Turkish Redhouse
grand.moth.erisim nine, büyükanne; anneanne; babaanne
GRANDPA : English Turkish Redhouse
grand.paisim dede, büyükbaba
GRANDPARENT : English Turkish Redhouse
grand.par.entisim büyükbaba; büyükanne
GRANDSON : English Turkish Redhouse
grand.sonisim erkek torun
GRANDSTAND : English Turkish Redhouse
grand.standisim, spor kapalı tribün
GRANITE : English Turkish Redhouse
gran.itegrän'ît isim granit
GRANNY : English Turkish Redhouse
gran.nygrän'i isim nine, büyükanne
GRANT : English Turkish Redhouse
grantgränt fiil
kabul etmek; rıza göstermek; yerine getirmek: She granted his request. Ricasını yerine getirdi. Granting the truth of what you're saying, I still don't see that there's anything we can do about it. Dediklerinizin doğruluğunu kabul etsek bile, yine de bu işte bizim yapabileceğimiz bir şey göremiyorum.
vermek, lütfetmek, bahşetmek. isim
ödenek, tahsisat.
burs
GRANT SOMEONE BAIL : English Turkish Redhouse
irini kefaletle/kefaleten tahliye etmek
GRANTED. : English Turkish Redhouse
(cevaben) Evet
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani