Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HOBO : English Turkish Redhouse

ho.boho'bo isim (hoboes/hobos)
gezici rençper.
serseri, aylak, boş gezenin boş kalfası

HOCK : English Turkish Redhouse

hockhak isim, konuşma dili rehin. fiil rehine koymak

HOCKEY : English Turkish Redhouse

hock.eyhak'i isim, spor hokey

HODGEPODGE : English Turkish Redhouse

hodge.podgehac'pac isim
karmakarışık şey.
türlü yemeği

HOE : English Turkish Redhouse

hoeho isim çapa. fiil çapalamak

HOG : English Turkish Redhouse

hoghôg, hag isim büyük domuz

HOG WILD : English Turkish Redhouse

argoçılgın

HOIST : English Turkish Redhouse

hoisthoyst fiil
yukarı kaldırmak; yukarı çekmek.
(bayrak) çekmek. isim yük asansörü

HOLD : English Turkish Redhouse

holdhold fiil (held)
tutmak: Hold my hand. Elimi tut.
bırakmamak, zaptetmek.
içine almak: How much water will this glass hold? Bu bardak ne kadar su alır?
alıkoymak, salıvermemek, durdurmak.
sahip olmak, elinde tutmak.
(toplantı) düzenlemek.
(makam) işgal etmek.
(mevzi) savunmak, korumak.
(ağırlık) taşımak, çekmek.
devam ettirmek.
inanmak; kabul etmek; düşünmek, saymak; karar vermek.
devam etmek.
(zamk) yapışmak.
dayanmak, sabit olmak.
to
e sadık kalmak,
den caymamak,
den vazgeçmemek: He held to his decision. Kararından caymadı.
değişmemek.
devam etmek, arkası kesilmemek, ilerlemek.
durmak. isim
tutma, tutuş.
tutunacak yer.
tutamak.
sığınacak yer, destek, dayanak noktası.
nüfuz, hüküm.
müzik uzatma işareti

HOLD A CHILD BACK A YEAR : English Turkish Redhouse

çocuğa (okulda) aynı sınıfı tekrarlatmak

HOLD A CROWD BACK : English Turkish Redhouse

kalabalığı zaptetmek

HOLD A THING OVER SOMEONE : English Turkish Redhouse

irini bir şey ile durmadan tehdit etmek

HOLD AGAINST : English Turkish Redhouse

(suçu)
e yüklemek.
yüzüne vurmak

HOLD ALOOF : English Turkish Redhouse

uzak durmak, yaklaşmamak, ilişki kurmamak

HOLD AN ANIMAL AT BAY : English Turkish Redhouse

irini/bir hayvanı korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek, sindirmek

HOLD AT BAY : English Turkish Redhouse

arada mesafe bırakmak, yaklaştırmamak

HOLD BY : English Turkish Redhouse

konuşma dilitutmak, inanmak

HOLD DOWN : English Turkish Redhouse

konuşma dili (bir işi) yürütmek.
baskı altında tutmak

HOLD FORTH : English Turkish Redhouse

önermek, öne sürmek.
nutuk söylemek, uzun uzadıya konuşmak

HOLD GOOD : English Turkish Redhouse

geçerli olmak

HOLD IN : English Turkish Redhouse

tutmak, zaptetmek

HOLD IN CONTEMPT : English Turkish Redhouse

hakir görmek, hor görmek

HOLD IN ESTEEM : English Turkish Redhouse

saymak, saygı göstermek

HOLD IN LEASH : English Turkish Redhouse

yularını elden bırakmamak

HOLD IN PLEDGE : English Turkish Redhouse

ehin olarak tutmak