English
WORLDWIDE : English Turkish Redhouse
world.widewırld'wayd' sıfat dünya çapındaki, dünyadaki herkesi veya her ulusu kapsayan. zarf bütün dünyada, dünyanın her tarafında
WORM : English Turkish Redhouse
wormwırm isim
kurt; solucan.
aşağılık kimse
WORM ONE'S WAY INTO : English Turkish Redhouse
-e sinsice/kurnazlıkla girmek
WORM ONE'S WAY OUT OF : English Turkish Redhouse
-den kurnazlıkla sıyrılmak
WORM ONE'S WAY THROUGH : English Turkish Redhouse
kıvrıla kıvrıla veya döne dolaşa
den geçmek
WORM ONESELF INTO : English Turkish Redhouse
-e sinsice/kurnazlıkla girmek
WORM ONESELF OUT OF : English Turkish Redhouse
-den kurnazlıkla sıyrılmak
WORM SOMETHING OUT OF SOMEONE : English Turkish Redhouse
sabır ve kurnazlıkla birinden bir şey öğrenmek, bir şeyi birinin ağzından kapmak; birinin ağzından laf almak/çekmek.
(zamanla) birini kandırarak veya ikna ederek bir şeyi elde etmek
WORM-EATEN : English Turkish Redhouse
worm-eat.enwırm'itın sıfat kurt yemiş
WORMWOOD : English Turkish Redhouse
worm.woodwırm'wûd isim pelin
WORMY : English Turkish Redhouse
worm.ywır'mi sıfat
kurtlu, kurtlanmış.
kurt yemiş
WORN : English Turkish Redhouse
wornwôrn fiil bakınız wear sıfat
aşınmış.
yorgun, yorulmuş
WORN TO A FRAZZLE : English Turkish Redhouse
itkin, çok yorgun
WORN-OUT : English Turkish Redhouse
worn-outwôrn'aut sıfat
çok kullanılmaktan işe yaramaz duruma gelmiş; yıpranmış; eskimiş; partal; köhne.
konuşma dili çok yorgun, bitkin, pestil gibi
WORRIED : English Turkish Redhouse
wor.riedwır'id sıfat merak içinde olan, tasalı, kaygılı
WORRIER : English Turkish Redhouse
wor.ri.erisim kolaylıkla kaygılanan kimse; evhamlı kimse
WORRISOME : English Turkish Redhouse
wor.ri.somesıfat kaygı verici, kaygılandırıcı
WORRY : English Turkish Redhouse
wor.rywır'i fiil
(about) merak/kaygı içinde olmak, merak etmek; kaygılanmak, üzülmek;
i merak içinde bırakmak,
i kaygılandırmak,
i rahatsız etmek: Don't worry about it! Onu merak etme! What's worrying you? Seni kaygılandıran ne? That doesn't worry me at all. O beni hiç rahatsız etmiyor. Don't worry! Merak etme!/Üzme canını!
e musallat olmak,
e tebelleş olmak. isim
kaygı, tasa, merak.
dert, sorun
WORRY BEADS : English Turkish Redhouse
tespih
WORRYING : English Turkish Redhouse
wor.ry.ingsıfat kaygı verici, kaygılandırıcı
WORRYWART : English Turkish Redhouse
wor.ry.wartwır'iwôrt isim, konuşma dili kolaylıkla kaygılanan kimse; evhamlı kimse
WORSE : English Turkish Redhouse
worsewırs sıfat daha kötü, daha fena, beter: He's worse today. Bugün durumu daha kötü. isim daha kötü, daha fena, beter: That was bad enough, but worse was to follow. O yeterince kötüydü. Fakat ondan kötüsü gelecekti. zarf daha kötü, daha fena: She thought far worse of him than Ayşe did. Onun hakkında Ayşe'den çok daha kötü düşünüyordu. Akif's worse educated than Zeki. Akif, Zeki'den de kötü bir öğrenim görmüş
WORSE STILL : English Turkish Redhouse
daha kötüsü, işin daha kötüsü: The electricity's off and, worse still, the heating's not working. Cereyan kesik ve daha kötüsü kalorifer çalışmıyor
WORSE THAN EVER : English Turkish Redhouse
her zamankinden çok: It's dripping worse than ever now. Şimdi her zamankinden çok damlıyor.
her zamankinden kötü: He's behaving worse than ever. Her zamankinden kötü davranıyor
WORSEN : English Turkish Redhouse
wors.enwır'sın fiil daha kötü olmak, kötüleşmek, kötüye gitmek; (hasta) kötüleşmek; daha kötü bir hale getirmek, kötüleştirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani