English
PLEASURE : English Turkish Redhouse
pleas.urepleq'ır isim
zevk, sevinç, keyif, memnuniyet.
lütuf, şeref: May I have the pleasure of this dance? Bu dansı bana lütfeder misiniz? Will you do me the pleasure of accepting this invitation? Bu daveti kabul buyurur musunuz? Fahrettin Bey rejuests the pleasure of your company at the wedding of his daughter. Fahrettin Bey kızının nikâhını onurlandırmanızı rica ediyor
PLEAT : English Turkish Redhouse
pleatplit isim pli, plise. fiil pli yapmak
PLEBISCITE : English Turkish Redhouse
pleb.i.scitepleb'ısayt isim plebisit
PLECTRUM : English Turkish Redhouse
plec.trumplek'trım isim, müzik (plectra) mızrap, çalgıç
PLED : English Turkish Redhouse
pledpled fiil bakınız plead
PLEDGE : English Turkish Redhouse
pledgeplec isim
ant, söz, vaat.
işaret: It was a pledge of their friendship. Arkadaşlıklarının bir işaretiydi.
teminat; rehin.
bağışlanacağına dair söz verilmiş olan para. fiil
ant içmek, söz vermek, vaat etmek.
(belirli bir miktar para) bağışlamaya söz vermek.
i teminat veya rehin olarak vermek;
i rehine koymak
PLENARY : English Turkish Redhouse
ple.na.rypli'nıri, plen'ıri sıfat
tam; sınırsız: plenary authority tam yetki.
bütün üyelerin hazır bulunduğu (toplantı, kurul)
PLENIPOTENTIARY : English Turkish Redhouse
plen.i.po.ten.ti.ar.yplenîpıten'şiyeri, plenîpıten'şıri sıfat tam yetkisi olan. isim tam yetkili elçi
PLENTEOUS : English Turkish Redhouse
plen.te.ousplen'tiyıs sıfat çok, bol, bereketli
PLENTIFUL : English Turkish Redhouse
plen.ti.fulplen'tîfıl sıfat
çok, bol.
bereketli, verimli
PLENTY : English Turkish Redhouse
plen.typlen'ti isim bolluk
PLENTY OF : English Turkish Redhouse
ol miktarda, bol
PLEURA : English Turkish Redhouse
pleu.raplûr'ı isim, anatomi (pleurae/pleuras) plevra, göğüs zarı
PLIABLE : English Turkish Redhouse
pli.a.bleplay'ıbıl sıfat
esnek, bükülgen.
uysal, yumuşak
PLIANT : English Turkish Redhouse
pli.antplay'ınt sıfat
esnek, bükülgen.
uysal, yumuşak
PLIERS : English Turkish Redhouse
pli.ersplay'ırz isim, çoğul kerpeten, pense, kıskaç
PLIGHT : English Turkish Redhouse
plightplayt isim kötü durum
PLOD : English Turkish Redhouse
plodplad fiil (plodded, plodding) (along) ayaklarını sürümek, ağır adımlarla yürümek
PLOD AWAY AT : English Turkish Redhouse
(bir işte) şevksiz bir şekilde çalışmak; (bir işi) hevessizce sürdürmek
PLOP : English Turkish Redhouse
plopplap fiil (plopped, plopping) into
e cup diye düşmek,
e cumbadak düşmek. isim cumburtu, suya düşen ağır bir cismin çıkardığı ses. zarf cup diye, cumburlop, cumbadak
PLOP ONESELF DOWN ON : English Turkish Redhouse
(bir yere) lop diye oturmak
PLOP SOMETHING DOWN ON : English Turkish Redhouse
(bir şeyi)
in üzerine pat diye koyuvermek
PLOT : English Turkish Redhouse
plotplat isim
arsa, parsel.
hikâyenin konusu.
komplo, entrika, gizli plan. fiil (plotted, plotting)
planını çizmek; haritasını çıkarmak.
komplo kurmak, entrika çevirmek
PLOTTER : English Turkish Redhouse
plot.terisim komplocu, entrikacı
PLOUGH : English Turkish Redhouse
ploughplau isim, İngiliz İngilizcesi bakınız plow
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani