Multilingual Turkish Dictionary

English

English
AS FAR AS POSSIBLE : English Turkish

adv. elden geldiğince, mümkün olabildiğince, mümkün olan dereceye kadar, mümkün olduğu kadar, mümkün mertebe (örneğin, “Ona elimden geldiği kadar yardım edeceğim")

AS FAR AS THE EYE CAN SEE : English Turkish

göz alabildiğine, çok büyük bölge veya görüş alanına ilişkin

AS FAST AS HE COULD : English Turkish

elinden geldiği kadar çabuk, elinden geldiği kadar hızlı, zamanın izin verdiği kadar çabuk, gücünün yettiği kadar

AS FAST AS HIS LEGS CAN CARRY HIM : English Turkish

ayaklarının onu götürebildiği kadar, elinden geldiği kadar hızlı, mümkün olduğu kadar hızlı

AS FLAT AS A PANCAKE : English Turkish

adj. yamyassı

AS FOLLOWS : English Turkish

aşağıdaki gibi

AS FOR : English Turkish

gelince

AS FOR ME : English Turkish

ence

AS FOR MYSELF : English Turkish

ana gelince, bildiğim kadarıyla, bana kalırsa, benimle ilgili olarak

AS FOR NOW : English Turkish

şimdiye kadar, bu zamana dek, bu noktaya kadar, şu ana kadar

AS FOR THE REST : English Turkish

diğerlerine gelince, geri kalanlara gelince, ötesine gelince, geri kalan herkese ilişkin olarak

AS FREE AS A BIRD : English Turkish

kuş gibi özgür, hür ve mutlu, istediğini yapmaya özgür, yükümlü veya hapsedilmiş değil

AS FRESH AS A DAISY : English Turkish

çok taze, temiz ve düzenli, hoş, genç görünen

AS FRESH AS DAISY : English Turkish

adj. hayat dolu, taptaze, gencecik

AS FRESH AS PAINT : English Turkish

pırıl pırıl, zeki, cin gibi

AS FROM : English Turkish

itibaren

AS GOOD AS : English Turkish

kadar iyi, gibi, benzer; aynı kalitede, aynı derecede iyi

AS GOOD AS DEAD : English Turkish

ölmüş gibi, neredeyse ölmüş; ölmüş sayılır

AS GOOD AS HIS WORD : English Turkish

sözünün eri, güvenilir, inanılır, sözünde duran

AS GOOD AS NEW : English Turkish

yeni gibi, yeni gibi, mükemmel durumda, yepyeni

AS GOOD AS ONE'S WORD : English Turkish

sözünün eri, sözünü tutan, sözünde duran

AS HAPPY AS A SANDBOY : English Turkish

çocuk gibi sevinçli, çocuklar gibi şen

AS HARD AS HE COULD : English Turkish

tüm gücüyle, elinden geldiği kadar; olanca gücüyle, var gücüyle

AS HARD AS IRON : English Turkish

sağlam, çok sert, çok güçlü

AS HARD AS MARBLE : English Turkish

mermer gibi sert, çok sert