English
AUDITORY CENTER : English Turkish
işitme merkezi, duyma merkezi, beynin işitmeyi kontrol eden bölgesi
AUDITORY NERVE : English Turkish
işitme siniri, duyma siniri, beyne ses mesajları iletmekten sorumlu sinir
AUDITORY NERVES : English Turkish
işitme sinirleri, duyma sinirleri, beyne ses mesajları iletmekten sorumlu sinirler, içkulağı beyne bağlayan sinirler, duyma ve denge bağlantılı dürtüleri taşıyan sinirler
AUDITORY TUBE : English Turkish
östaki borusu, kulak borusu; duyma sorunu olan bir kimsenin duyma yetisini arttıran alet
AUDITRESS : English Turkish
n. kadın dinleyici, kadın dinleyici kimse, dikkatlice dinleyen kadın
AUDREY : English Turkish
n. bir kadın adı; bir soyadı
AUDUBON : English Turkish
n. bir soyadı; John James Audubon (
1851), Kuzey Amerika’nın kuşlarıyla ilgili okumuş ve onlarla ilgili yazmış ABD’li bir doğabilimci
AUDUBON SOCIETY : English Turkish
Audubon Toplumu; vahşi yaşamın ve çevrenin korunmasıyla ilgili bir Amerikan kuruluşu
AUERBACH : English Turkish
n. bir soyadı
AUF : English Turkish
adv. Almanca "auf Wiedersehen (güle güle)" deyiminin bir parçası
AUF WIEDERSEHEN : English Turkish
güle güle, hoşça kal, görüşürüz (Almanca)
AUG. : English Turkish
n. Ağustos
AUG. : English Turkish
n. "augmentative (arttırma)", arttırma, büyütme; genişletme (Gramer)
AUGEAN : English Turkish
adj. leş gibi, çok pis, pis
AUGEAN STABLES : English Turkish
Augean ahırları; (Yunan Mitolojisi) Kral Augeas’ın 3 bin öküz tuttuğu ve 30 yıl boyunca temizlenmemiş ahırları (Herkül bu ahırlar içine bir nehir yönlendirerek onları temizlemiştir)
AUGEAS : English Turkish
n. (Yunan Mitolojisi) Elis kralı, Argonotlardan biri (sığır ahırlarının bir günde temizlenmeyeceği üzerine Herkül’le bahse girdi ve bahsin gereğini yerine getirmeyi reddettiği için öldürüldü)
AUGEND : English Turkish
n. (Matematik) başka bir sayı ile toplanan sayı, belli bir tutarı elde etmek için başka bir sayıya eklenen sayı
AUGER : English Turkish
n. burgu, delgi, matkap
AUGHT : English Turkish
adv. hiç, zerre kadar
AUGMENT : English Turkish
n. geçmiş zaman öneki (yunanca vb.)
AUGMENT : English Turkish
v. artırmak, çoğaltmak, büyütmek, artmak, uzatmak, çoğalmak, büyümek, uzamak
AUGMENTATION : English Turkish
n. artırma, çoğaltma, artış, büyüme
AUGMENTATIVE : English Turkish
n. anlamı büyüten ek [dilb.]
AUGMENTATIVE : English Turkish
adj. artıran, çoğaltan, büyüten
AUGMENTED : English Turkish
adj. yarım ses aralığı yükseltilmiş (Müzik); arttırılmış, çoğaltılmış, miktarı çoğaltılmış
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani