Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BACK-FORMATION : English Turkish

n. (Dilbilimi) türetilmiş sözcük, kendinden türeyen kelime (örneğin; "greedy {hırslı}" kelimesinden "greed {hırs}", "editör {editör}" kelimesinden "edit {edite etmek}" ); bu yolla kelime türetme, kelimeden kelime üretme işi

BACK-LOAD : English Turkish

v. ileri bir tarihe ertelemek (aylık, yan yardımlar, maliyetler vs gibi)

BACKACHE : English Turkish

n. bel ağrısı, sırt ağrısı

BACKBEAT : English Turkish

n. yüksek sesli ve sürekli ritmik tempo

BACKBENCH : English Turkish

n. arka sıra, arka dizi, Avam Kamarası'nda yeni parlamento üyelerinin oturdukları herhangi bir arka sıra (Büyük Britanya)

BACKBENCHER : English Turkish

n. yönetimde görev almayan parlementer, kıdemsiz parlamento üyesi

BACKBEND : English Turkish

n. köprü [jim.]

BACKBIT : English Turkish

adj. hor görülen, küçük düşürülen, küçümsenen

BACKBIT : English Turkish

v. "backbite (çekiştirmek)", çekiştirmek, arkasından konuşmak, mevcut olmayan birine iftira atmak, kötülemek, yermek

BACKBITE : English Turkish

v. arkasından konuşmak, çekiştirmek, kötülemek; iftira etmek

BACKBITER : English Turkish

n. arkadan konuşan kimse, dedikoducu, iftiracı, arkadan konuşan

BACKBITING : English Turkish

n. çekiştirme, arkasından konuşma, mevcut olmayan birine iftira atma işi, kötüleme, yerme

BACKBLOCKS : English Turkish

n. taşra, kır, yerleşim yerinden uzak yer (özellikle Avustralya'da)

BACKBOARD : English Turkish

n. bir ağ takılı olan pano, pota (basketbol oyununda kullanılır)

BACKBONE : English Turkish

n. omurga, belkemiği; temel; karakter kuvveti, karakter gücü, metanet, direk

BACKBONELESS : English Turkish

adj. omurgasız, zayıf; güçlü karakterde olmayan

BACKBREAKING : English Turkish

adj. çok yorucu, yıpratıcı, zahmetli

BACKBURNER : English Turkish

n. önemsiz, ikinci derecede olan

BACKCHAT : English Turkish

n. cevap yetiştirme, laf yetiştirme, cevap verme (genellikle sinirlice)

BACKCLOTH : English Turkish

n. sahne arka perdesi; zemin; uygun ortam

BACKCOMB : English Turkish

v. ters taramak, ters yöne taramak, arkaya taramak, daha sık bir görünüm vermesi için saçı arkaya doğru taramak, birinin saçıyla oynayarak kızdırmak

BACKCOMBING : English Turkish

n. ters tarama, ters yöne tarama, arkaya tarama, daha sık bir görünüm vermesi için saçı arkaya doğru tarama biçimi, birinin saçıyla oynayarak kızdırma

BACKCOUNTRY : English Turkish

n. taşra, bir ülkenin uzak köşeleri, bir ülkenin ücra ve oturulmayan bölümleri

BACKCOURT : English Turkish

n. tenis kortunun bir bölümü

BACKCROSS : English Turkish

n. melezleme, çaprazlama, ırk karıştırma, hibritleşme