Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BEAUTY IS IN THE EYE OF THE BEHOLDER : English Turkish

zevkler ve renkler tartışılmaz, güzellik görecedir, bir kimseye çirkin görünen başka bir kimseye güzel görünebilir, herkesin güzellik anlayışı farklıdır

BEAUTY IS IN THE EYES OF THE BEHOLDER : English Turkish

zevkler ve renkler tartışılmaz, güzellik görecedir, bir kimseye çirkin görünen başka bir kimseye güzel görünebilir, herkesin güzellik anlayışı farklıdır

BEAUTY IS ONLY SKIN DEEP : English Turkish

özenli olan iç güzelliğidir, asıl güzellik içte yatandır, dış güzellik yapaydır, yüz güzelliği hamamdan eve öz güzelliği Urum'dan Şam'a

BEAUTY PAGEANT : English Turkish

güzellik gösterisi, güzellik yarışması, katılımcıların (genellikle kadın) dış güzelliklerine ve bazen de kişilik ve/veya sosyal isteklerine göre puanlandığı yarışma (kazananlar genellikle para veya başkaca bir ödül alırlar)

BEAUTY PARLOR : English Turkish

güzellik salonu

BEAUTY QUEEN : English Turkish

güzellik kraliçesi, bir güzellik yarışmasının kazananı

BEAUTY SALON : English Turkish

güzellik salonu

BEAUTY SHOP : English Turkish

güzellik salonu, kozmetik mağazası

BEAUTY SLEEP : English Turkish

güzellik uykusu

BEAUTY SPOT : English Turkish

en, güzellik beni, güzel manzaralı yer

BEAUVOIR : English Turkish

n. Simone de Beauvoir, Fransız feminist ve yazar, "The Second Sex (İkinci Seks)" eserinin yazarı; bir soyadı

BEAUX ARTS : English Turkish

güzel sanatlar (resim, heykeltıraşlık vs)

BEAUX YEUX : English Turkish

güzel gözler (Fransızca)

BEAVER : English Turkish

n. kunduz; kastor; yünlü kalın kumaş, sakal, fırça sakal, sakallı adam; miğferin çene kısmı

BEAVER AWAY : English Turkish

harıl harıl çalışmak

BEAVER BUCK : English Turkish

Kanada'nın kâğıt bir doları

BEAVIS AND BUTTHEAD : English Turkish

Beavis ve Butthead, Mike Judge ve Robert Stack tarafından oynanan iki ahmak karakterin maceralarının anlatıldığı popüler bir Amerikan komedi sineması ve animasyon televizyon dizisi

BEBEERINE : English Turkish

n. bitkilerden elde edilen alkaloit

BEBEERU : English Turkish

n. tropikal Amerika'da rastlanan ve yapraklarını dökmeyen defne familyasından sert ve uzun ömürlü ahşap veren bir ağaç türü

BEBOP : English Turkish

n. caz müzik türü

BECALM : English Turkish

v. sakinleştirmek, yatıştırmak

BECALMED : English Turkish

adj. hareketsiz, rüzgârsızlıktan dolayı hareket edememe (yelkenli)

BECAME A CITIZEN : English Turkish

v. vatandaş oldu, vatandaşlığa geçti, vatandaşlığa kabul edildi

BECAME A DRUG ADDICT : English Turkish

uyuşturucu bağımlısı oldu, uyuşturucuya bağımlı hale geldi, uyuşturucunun pençesine takıldı

BECAME A FATHER : English Turkish

aba oldu, çocuğu oldu, bir aile kurdu