Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BEFORE NOON : English Turkish

öğleden önce, gündüz saat
00'den önce, gün ortasından önce

BEFORE NOW : English Turkish

eskiden, bundan önce, önceden

BEFORE ONE : English Turkish

adv. birden önce

BEFORE ONE COULD SAY JACK ROBINSON : English Turkish

daha Jack Robinson diyemeden, kaşla göz arasında, çok çabucak, aniden, birden bire

BEFORE ONE'S EYES : English Turkish

gözleri önünde

BEFORE SUNRISE : English Turkish

şafaktan önce, güneş doğmadan önce, günün ilk ışığından önce

BEFORE SUNSET : English Turkish

günbatımından önce, güneş batmadan önce

BEFORE TAX : English Turkish

adj. vergi öncesi, brüt

BEFORE THE COMMON ERA : English Turkish

Miladi Takvimden Önce, Hıristiyanlık Döneminden Önce, İsa peygamberin doğumundan önce, İsa'dan önce, BCE

BEFORE THE MAST : English Turkish

n. tayfalık

BEFORE THE WIND : English Turkish

üzgârın önünde, pupa yelken

BEFORE THE YEAR IS OUT : English Turkish

yıl bitmeden önce, yılın sonu gelmeden

BEFORE THIS : English Turkish

adv. bundan önce

BEFORE TIME : English Turkish

adv. vaktiyle, geçmişte; önce, öncesinde; önceden

BEFORE YOU COULD SAY JACK ROBINSON : English Turkish

göz açıp kapayıncaya kadar, kaşla göz arasında

BEFOREHAND : English Turkish

adv. önceden, peşin olarak, peşinen

BEFORETIME : English Turkish

adv. erken, eskiden, önceden

BEFOUL : English Turkish

v. kirletmek, pisletmek, lekelemek

BEFOULER : English Turkish

n. kirleten, lekeleyen, leke düşüren, pisleten

BEFOULMENT : English Turkish

n. kirletme, lekeleme, batırma, berbat etme

BEFRIEND : English Turkish

v. dostça davranmak, yardım etmek; elinden tutmak

BEFRILL : English Turkish

v. fırfırlamak, fırfırla süslemek, fırfır döşemek

BEFRILLED : English Turkish

adj. fırfırlanmış, fırfırla süslemiş, fırfır döşenmiş

BEFRINGE : English Turkish

v. püsküllemek, püskülle süslemek, püskül döşemek

BEFUDDLE : English Turkish

v. şaşırtmak, aklını karıştırmak; sarhoş etmek