Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BEMOAN : English Turkish

v. yakınmak, sızlanmak, şikâyet etmek

BEMUSE : English Turkish

v. şaşırtmak, kafasını karıştırmak, sersemletmek (Argo), serseme çevirmek

BEMUSED : English Turkish

adj. şaşkın, kafası karışmış, sersemlemiş (Argo)

BEMUSEMENT : English Turkish

n. şaşkınlık, şaşırma, şaşırtma, kafa karışıklığı, muamma; zihin bulanıklığı durumu

BEN : English Turkish

n. iç oda (İsk.)

BEN : English Turkish

n. zirve, yüksek nokta, en tepe nokta

BEN AFFLECK : English Turkish

(1972 doğumlu) Amerikalı senaryo yazarı ve aktör

BEN CRENSHAW : English Turkish

n. (1952 doğumlu) Amerikalı golfçu

BEN GURION : English Turkish

David Ben Gurion (
1973), İsrail'in ilk Başbakanı (
53,
63); İsrail'in Lod'da bulunan uluslararası havalimanı

BEN GURION AIRPORT : English Turkish

Ben Gurion Havalimanı, İsrail'in Lod'da bulunan uluslararası havalimanı

BEN GURION UNIVERSITY : English Turkish

Ben Gurion Üniversitesi, İsrail'in en büyük üniversitelerinden biri (Beer Sheva'dadır)

BEN HECHT : English Turkish

(
1964) "Gone With the Wind (Rüzgâr Gibi Geçti)" eserinin senaryosunu yazmış olan Amerikalı senaryo yazarı ve gazeteci

BEN JOHNSON : English Turkish

Ben Johnson (1961 doğumlu), 1987 Dünya Şampiyonası'nda 100 metre dünya rekorunu (
83) belirleyen Kanadalı koşucu

BEN JONSON : English Turkish

n. Ben Johnson (
1637), İngiliz oyun yazarı ve şair

BEN NUNN : English Turkish

n. Joshua Ben Nunn, Musa'nın ölümünden sonra İsraillilerin lideri (İncil); bir soyadı

BEN YEHUDA : English Turkish

Eliezer Ben Yehuda (
1922), çağdaş İbranicenin babası

BEN ZVI : English Turkish

n. bir soyadı; Yitzhak Ben-Zvi (
1963), İsrail'in ikinci Cumhurbaşkanı (
1963)

BEN-SHEMEN FOREST : English Turkish

n. Ben-Shemen ormanı, Ramallah ve Kudüs (İsrail) arasında bir orman

BENAZIR BHUTTO : English Turkish

Benazir Butto, (
2007) Başbakan olarak görev yapmış ve 2007 yılında katıldığı bir seçim mitinginden ayrılırken suikasta kurban gitmiş Pakistanlı kadın bir siyasetçi

BENCH : English Turkish

n. bank, sıra, kürsü, hakim kürsüsü; yargıçlık; tezgâh, baro

BENCH BLOTTER : English Turkish

sabıka kaydı, geçmiş mahkûmiyetlerin resmî kaydı, kriminal kayıt, suç kaydı, adli sicil kaydı

BENCH DRILLING MACHINE : English Turkish

tezgâh matkabı, masaya iliştirilmiş matkap

BENCH MARK : English Turkish

n. kriter, kıstas, ölçüt; bilgisayar performansı değerlendirmesi (Bilgisayar); karşılaştırma için kullanılan referans noktası (özellikle de köprü vs gibi duran bir yapıya karşı suyun seviyesinin ölçülmesinde)

BENCH MATE : English Turkish

sıra arkadaşı, bank arkadaşı, oturulan sıranın paylaşıldığı kimse

BENCH PLAYER : English Turkish

ank oyuncusu, sıra oyuncusu, yedek kulübesi oyuncusu, yedek oyuncu, bir takımda yedek olarak görev yapan oyuncu, oyunun çoğu bölümünde oynamayan oyuncu