English
BLACK WALNUT : English Turkish
karaceviz, yenilebilir ceviz üreten ağaç; karaceviz ağacının cevizi; karaceviz ağacının ahşabı
BLACK WATER FEVER : English Turkish
karasu humması, çoğunlukla tropik bölgelerde rastlanan ve koyu renk idrara sebep olan ağır bir sıtma biçimi
BLACK WIDOW : English Turkish
zehirli örümcek, kara dul
BLACK-AND-BLUE : English Turkish
n. siyah-mavi, morartı, çürük, morarmış, morartı
BLACK-AND-WHITE PHOTO : English Turkish
siyah beyaz fotoğraf, sadece siyah ve beyaz renk tonlarıyla elde edilmiş fotoğraf
BLACK-AND-WHITE TELEVISION : English Turkish
siyah beyaz televizyon, görüntüleri sadece siyah ve beyaz renk tonlarında verebilen televizyon
BLACK-AND-WHITE TV : English Turkish
siyah beyaz televizyon, görüntüleri sadece siyah ve beyaz renk tonlarında verebilen televizyon
BLACK-EYED PEA : English Turkish
örülce, güney ABD'de yetişen ve yem ve toprak geliştiricisi olarak kullanılan yıllık bir baklagil; börülce bitkisinin yenilebilen tohumu; tek bir siyak noktası olan yanık bezelye (veya beyazımsı fasulye)
BLACK-FACED : English Turkish
adj. siyah yüzlü, kara yüzlü, kara bir yüzü olan; üzüntülü bir yüzü olan, kasvetli bir yüzü olan
BLACK-LETTER DAY : English Turkish
kara mektup günü, kara haber günü, şanssız gün
BLACKAMOOR : English Turkish
n. zenci
BLACKAVIZED : English Turkish
adj. kara yüzlü, siyah yüzlü, koyu benizli, karaşın, kara simalı
BLACKBALL : English Turkish
v. oybirliği ile atmak
BLACKBERRY : English Turkish
n. böğürtlen
BLACKBERRY JAM : English Turkish
öğürtlen reçeli, böğürtlenlerden yapılan tatlı jöle
BLACKBIRD : English Turkish
n. karatavuk
BLACKBOARD : English Turkish
n. kara tahta, tahta (okul)
BLACKBODY : English Turkish
n. karagövde, karacisim, tüm elektromanyetik radyasyon dalga boylarını emen ve tüm dalga boylarının en etkilisi emici (Fizik)
BLACKBOY : English Turkish
n. ota benzeyen uzun ve ince yaprakları olan bir Avustralya ağacı
BLACKBUCK : English Turkish
n. Hindistan'a özgü uzun boynuzlu siyahımsı kahverengi bir antilop türü
BLACKBURN : English Turkish
n. kuzeybatı İngiltere'de bir şehir
BLACKBURN ROVERS : English Turkish
Blackburn Gezginleri, İngiliz bir futbol kulübü
BLACKBUTT : English Turkish
n. orağa benzeyen yaprakları ve uzun ve düz bir gövdesi olan okaliptus ağacı (doğu Avustralya'da rastlanır)
BLACKCAP : English Turkish
n. karabaşlı yalı bülbülü
BLACKCOAT : English Turkish
n. papaz, rahip, vaiz, ruhban sınıfı üyesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani