Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BLACKIE : English Turkish

n. esmer, zenci

BLACKING : English Turkish

n. ayakkabı boyası, siyah boya; kurşun tozu

BLACKISH : English Turkish

adj. siyahımsı, siyahi

BLACKISH BROWN : English Turkish

adj. siyahımsı kahverengi, siyaha çalan kahverengi, rengi siyah gibi olan kahverengi

BLACKJACK : English Turkish

n. yirmibir oyunu; korsan bayrağı; cop

BLACKJACK : English Turkish

v. coplamak, copla vurmak

BLACKLEAD : English Turkish

n. grafit

BLACKLEG : English Turkish

n. grev kırıcı; hilebaz, üçkâğıtçı

BLACKLEG : English Turkish

v. greve katılmamak

BLACKLIST : English Turkish

n. kara liste

BLACKLIST : English Turkish

v. kara listeye almak

BLACKLISTING : English Turkish

n. kara listeye alma

BLACKLY : English Turkish

adv. kötü amaçlı bir şekilde, günahkârca, zalimce, gaddarca; kasvetli bir şekilde, hüzünlü bir şekilde

BLACKMAIL : English Turkish

n. şantaj, şantajla koparılan para

BLACKMAIL : English Turkish

v. şantaj yapmak, para sızdırmak

BLACKMAIL LETTERS : English Turkish

şantaj mektupları, tehdit içeren mektuplar, bir ödeme yapılmadığı takdirde kötü bir şey olacağını belirten mektuplar

BLACKMAILER : English Turkish

n. şantajcı

BLACKMAILING : English Turkish

n. şantaj

BLACKNESS : English Turkish

n. siyahlık, karalık, kötülük

BLACKOUT : English Turkish

v. karartmak, kendinden geçmek, bayılmak, kendini kaybetmek

BLACKOUT : English Turkish

n. karartma, kararm; bayılma, kendinden geçme; yayının kesilmesi; örtbas etme, gizli tutma

BLACKOUT REGULATIONS : English Turkish

karartma düzenlemeleri, elektrik kesintisi planı, elektrik kesintisi durumunda takip edilmesi gereken süreç ve kurallar

BLACKOUT WAS IMPOSED : English Turkish

sansür uygulandı, denetime tabi tutuldu; karartma yapıldı, elektrik kesintisi uygulandı

BLACKPOOL : English Turkish

n. İngiltere'de 1895 yılında dikilmiş olan ve Eyfel Kulesi'ne benzeyen kulesiyle ünlü bir dinlence kasabası

BLACKSHIRT : English Turkish

n. faşist