English
BLAGGER : English Turkish
n. kişisel çıkar amacıyla kurnaz bir şekilde konuşmasıyla bilinen kimse
BLAGGING : English Turkish
n. (Karayip Adaları Kullanımı) umuma açık bir yerde yapılan gayriresmî konuşma
BLAGUE : English Turkish
n. saçmalık, zırva, yalan dolan; böbürlenme, övünme
BLAGUEUR : English Turkish
n. (Fransızca) şakacı, nükteci, şaka yapan kimse
BLAH : English Turkish
adj. alelâde, sıradan
BLAH BLAH : English Turkish
saçmalamak, zırvalamak
BLAHS : English Turkish
n. hoşnutsuzluk, can sıkıntısı
BLAIN : English Turkish
n. çıban, şişlik
BLAINE : English Turkish
n. bir erkek adı; bir soyadı; ABD'de birkaç şehrin adı; James Gillespie Blaine (
1893), ABD'li bir devlet adamı ve siyasetçi
BLAIR : English Turkish
n. bir soyadı; bir erkek adı; Tony Blair (1953 yılında Anthony Charles Lynton Blair olarak doğdu), Britanyalı siyasetçi ve Labor Party (İşçi Partisi) eski lideri, Britanya'nın
2007 yılları arasındaki Başbakanı; New England'da (ABD) bir şehir; Wisconsin'da (ABD) bir şehir; Nebraska'da (ABD) bir şehir; Oklahoma'da (ABD) bir şehir
BLAIRISM : English Turkish
n. Blaircilik, Tony Blair'in (İngiltere'nin eski Başbakanı) politikalarına ve entelektüel yaklaşımına atfen kullanılan terim
BLAIRITE : English Turkish
n. Blairci, Britanya'nın siyasi İşçi Partisi için kullanılan alternatif bir ad
BLAISE PASCAL : English Turkish
n. (
1662) Fransız filozof ve matematikçi, çağdaş olasılık teorisinin kurucusu
BLAKE : English Turkish
n. bir soyadı; bir erkek adı; William Blake (
1827), İngiliz şair ve sanatçı, "Songs of Innocence (Masumiyet Şarkısı)" ve "Songs of Experience (Tecrübe Şarkıları)" adlı eserlerin yazarı
BLAKEY : English Turkish
n. bir soyadı; Art Blakey (
1990), ABD'li caz trompetçisi ve çağdaş bebop tarzı trompetin yaratıcılarından biri, Abdullah Ibn Buhaina olarak bilinir
BLAMABLE : English Turkish
adj. azarı hak eden
BLAMABLENESS : English Turkish
n. suçlanabilirlik, suçlanabilme durumu, suç ithaf edilebilme durumu, ayıplanabilirlik, kınanabilirlik
BLAMABLY : English Turkish
adv. suçlayarak, kınayarak, suç ithaf ederek, ayıplayarak
BLAME : English Turkish
n. suçlama, suç, kabahat, kusur, kınama, ayıplama; sorumluluk
BLAME : English Turkish
v. suçlamak, sorumlu tutmak, kınamak, ayıplamak
BLAMEABLE : English Turkish
adj. suçlanabilir, suç ithaf edilebilir, ayıplanabilir, kınanabilir
BLAMED : English Turkish
adj. baş belası, Tanrı'nın cezası, kahrolası, lanet olası, melun (örneğin; "She called me a blamed fool {Bana Tanrı'nın cezası dedi}"; "The blamed darned car would not start {Lanet olası araba çalışmadı}") (Pekiştirme amaçlı kullanılan bir terim)
BLAMED HIMSELF : English Turkish
kendini suçladı, kendi kendisini suçladı, kendisini sorumlu tuttu
BLAMEFUL : English Turkish
adj. kabahatli, suçlu
BLAMELESS : English Turkish
adj. suçsuz, masum, kabahatsiz, kusursuz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani