English
BOEOTIAN : English Turkish
n. anlayışsız ve kaba kimse, kalın kafalı, mankafa
BOER : English Turkish
n. Hollanda asıllı Güney Afrikalı, Boer
BOEREWORS : English Turkish
n. Güney Afrika'ya özgü ve genelde evde yapılan baharatlı büyük bir sosis türü
BOFF : English Turkish
n. içten gelen gülme, dizginlenemeyen kahkaha, tutulamayan kahkaha; (Tiyatro) seyircilerin kendilerini kontrol edemeden gülmelerine neden olan replik; ses getiren liste başı şarkı, hit parça, büyük gişe başarısına sahip oyun
BOFFIN : English Turkish
n. bilimsel araştırmacı
BOFFO : English Turkish
n. içten gelen gülme, dizginlenemeyen kahkaha, tutulamayan kahkaha; (Tiyatro) seyircilerin kendilerini kontrol edemeden gülmelerine neden olan replik; ses getiren liste başı şarkı, hit parça, büyük gişe başarısına sahip oyun
BOG : English Turkish
n. bataklık, batak
BOG : English Turkish
v. batağa sokmak, bataklığa gömülmek, batağa saplanmak, çıkmaza girmek
BOG DOWN : English Turkish
atağa sokmak, çıkmaza sokmak, batağa saplanmak, bataklığa gömülmek
BOGART : English Turkish
n. bir soyadı; Humphrey Bogart (
1957), Casablanca (Kazablanka) filminde oynamış Amerikalı bir sinema yıldızı
BOGART : English Turkish
v. bir şeye yapışmak, bir şeyden tutmak, çoğunu almak, bencilce davranmak, payına düşenden çoğunu almak; gözdağı vermek, kabadayılık etmek, taciz etmek, zorbalık etmek
BOGATA : English Turkish
n. Texas'ta (ABD) bir kasaba
BOGBEAN : English Turkish
n. su yoncası, beyaz ve mor çiçek kümeleri ve çok acı üç yaprağı olan uzun ömürlü bir bataklık bitkisi (anavatanı Avrupa ve Amerika'dır)
BOGEY : English Turkish
n. beraberlikten bir sayı fazla (golf); umacı; gulyabani
BOGEYMAN : English Turkish
n. öcü, umacı, çocuk hikâyelerinde çocukları korkutan hayali kimse veya canavar; korkunç kimse veya şey; ecinni, kötü ruh
BOGGARD : English Turkish
n. hayalet, ruh, hortlak, kötü ruh; UFO, tanımlanamayan gök cismi; tanımlanamayan hava aracı
BOGGART : English Turkish
n. öcü, cin, hayalet, yaramaz çocukları yiyen gulyabani (Halkbilimi)
BOGGED DOWN : English Turkish
adj. çıkmaza girmiş, batağa saplanmış
BOGGLE : English Turkish
v. çekinmek, ürkmek, yanaşmamak, yüzüne gözüne bulaştırmak; becerememek
BOGGLES THE MIND : English Turkish
delirtir, hayrete düşürür, şoke eder, çok şaşırtır
BOGGY : English Turkish
adj. bataklık, batak
BOGIE : English Turkish
n. Humphrey Bogart (
1957), Amerikalı sinema oyuncusu, "The Maltese Falcon (Maltalı Şahin)" ve "Casablanca (Kazablanka)" filmleri yıldızı, "The African Queen (Afrikalı Kraliçe)" filmindeki rolüyle En iyi Aktör dalında 1951 yılı Akademi Ödülü sahibi
BOGIE : English Turkish
n. kamyon, büyük iş kamyonu, boji, maden ocağı arabası, gulyabani, umacı
BOGIE AND BACALL : English Turkish
Bogie ve Bacall, Humphrey Bogart (
1957) ve Lauren Bacall (born 1924), 1940'lar Amerikasının popüler bir oyuncu ikilisi
BOGIE WHEEL : English Turkish
n. avare dingil tekerlekler, ortak süspansiyonlu iki mil üzerinde yer alan dört tekerlek seti (genelde ağır ticari araçlarda römorklarda vs)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani