Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CANDESCENCE : English Turkish

n. akkor metal parıltısı

CANDESCENT : English Turkish

adj. parlak, akkor gibi kıpkırmızı parlayan

CANDIA : English Turkish

n. güney Yunanistan'da bir şehir (Herakleion); Crete; bir soyadı

CANDID : English Turkish

adj. samimi, candan, içten, açık, dürüst, saf, tarafsız; gizli çekimde kullanılan

CANDID CAMERA : English Turkish

gizli kamera, küçük fotoğraf makinesi

CANDID SHOT : English Turkish

n. habersiz çekilen fotoğraf, gizlice çekilen fotoğraf

CANDIDA : English Turkish

n. doğada yetişen köpükümsü mantar

CANDIDACY : English Turkish

n. adaylık

CANDIDATE : English Turkish

n. aday, namzet

CANDIDATE FOR THE PREMIERSHIP : English Turkish

aşbakanlık adayı, bir seçimde Başbakanlık için yarışan kimse

CANDIDATE FOR THE PRESIDENCY : English Turkish

aşkanlık adayı, başkanlık seçimlerinde yarışan aday

CANDIDATESHIP : English Turkish

n. adaylık, aday olma durumu, bir istekli/aday olma durumu (bir pozisyon veya iş için)

CANDIDATURE : English Turkish

n. adaylık

CANDIDIASIS : English Turkish

n. kandidiaz, cilt hastalığı

CANDIDLY : English Turkish

adv. samimi olarak, içtenlikle, dürüst bir şekilde, dürüstçe

CANDIDNESS : English Turkish

n. samimiyet, içtenlik, dürüstlük; açıklık, doğruluk

CANDIED : English Turkish

adj. şekerlenmiş, şekerleme yapılmış, şatafatlı, hoş görünen

CANDIED CHESTNUT : English Turkish

n. kestane şekeri

CANDIED FRUIT : English Turkish

şeker şurubunda pişirilmiş ve şekerle kaplanmış meyve

CANDIRU : English Turkish

n. Amazon Nehri'nde bulunan tatlı su balığı (kedibalığı ailesinden)

CANDLE : English Turkish

n. mum, kandil

CANDLE END : English Turkish

mum artığı, pılı pırtı, süprüntü

CANDLE HOLDER : English Turkish

mumluk

CANDLEBERRY : English Turkish

n. mum ağacı

CANDLEBOMB : English Turkish

n. sinyal göndermekte kullanılan mukavva kaplama; su dolu ince cam baloncuk (mum ateşine tutulduğu zaman buharın genişlemesi ile patlayıp fışkıran)