Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CENSOR : English Turkish

v. sansür uygulamak, sansürlemek

CENSORABLE : English Turkish

adj. sansürlenebilir; silinebilir veya bloke edilebilir

CENSORATE : English Turkish

n. kamu denetçisi, yayınlanan şeyleri kontrol eden kimse

CENSORIAL : English Turkish

adj. sansürle alakalı; kamu denetçisi (kamusal malzemeleri inceleyen ve sansürleyen kimse) ile alakalı

CENSORIOUS : English Turkish

adj. tenkitçi, devamlı kusur bulan, eleştirici

CENSORIOUSLY : English Turkish

adv. tenkitçi biçimde, devamlı kusur bularak

CENSORIOUSNESS : English Turkish

n. beğenmeme, onaylamama, aşırı eleştirel olma durumu

CENSORSHIP : English Turkish

n. sansür, sansür kurulu

CENSURABLE : English Turkish

adj. eleştirilebilir, eleştiriyi hak eden

CENSURE : English Turkish

n. eleştiri, tenkit, kınama, suçlama

CENSURE : English Turkish

v. eleştirmek, tenkit etmek, kınamak, suçlamak

CENSURELESS : English Turkish

adj. kusursuz, ayıpsız

CENSURER : English Turkish

n. eleştiren kimse, tenkit eden kimse, suçlayan kimse

CENSUS : English Turkish

n. nüfus sayımı, sayım

CENSUS REGISTRATION : English Turkish

ülke nüfusunun resmi kaydı, oturanların kaydı

CENSUS TAKER : English Turkish

n. sayım görevlisi

CENT : English Turkish

n. sent, doların yüzde biri

CENTAL : English Turkish

n. yaklaşık elli kiloluk ağırlık, 100 pounda eşit ağırlık (ABD); İngiliz Ölçü Sisteminde 112 pounda eşit ağırlık birimi

CENTARE : English Turkish

n. metrekare

CENTAUR : English Turkish

n. iki cinsli yaratık; insan başlı at [mit.]

CENTAURUS : English Turkish

n. Kentaurus takımyıldızı [astr.]

CENTAURY : English Turkish

n. kantaron [bot.]

CENTAVO : English Turkish

n. küçük jeton (İspanyolca)

CENTELLA : English Turkish

n. (Botanik) Hidrokotil türü sarmaşık cinsinden bitki türü (ayrıca pennywort ve Gotu Kola olarak tanınan)

CENTENARIAN : English Turkish

n. yüz yaşını aşmış kimse, asırlık kimse