Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ENTHEOGEN : English Turkish

n. derin bir ruhani deneyime sebep olan hap veya diğer madde

ENTHRAL : English Turkish

v. büyülemek, bağlamak, etkilemek, esir etmek

ENTHRALL : English Turkish

v. büyülemek; bağlamak, etkilemek; esir etmek

ENTHRALLED : English Turkish

adj. hayret dolu, şaşkınlık içerisinde, tamamen büyülenmiş; esir düşmüş

ENTHRALLING : English Turkish

adj. büyüleyici, çekici, hayran bırakan

ENTHRALLINGLY : English Turkish

adv. çekici bir şekilde, büyüleyici bir şekilde, etkileyici bir tarzda; cazibeli bir tarzda, sihirli bir şekilde

ENTHRALLMENT : English Turkish

n. büyüleme; kendine bağlama; kölelik, esaret

ENTHRALMENT : English Turkish

n. büyüleme; kendine bağlama; kölelik, esaret

ENTHRONE : English Turkish

v. tahta çıkarmak, taç giydirmek; göklere çıkarmak; başına taç etmek

ENTHRONEMENT : English Turkish

n. tahta çıkarma, taç giydirme

ENTHUSE : English Turkish

v. coşturmak, azmettirmek, hayran bırakmak, coşmak; gayrete gelmek; hayran kalmak, bayılmak; ballandıra ballandıra anlatmak

ENTHUSIASM : English Turkish

n. gayret, heyecan, şevk, heves, coşku, istek, coşkunluk, hayranlık

ENTHUSIAST : English Turkish

n. istekli kimse; coşkun kimse; hayran; ateşli taraftar

ENTHUSIASTIC : English Turkish

adj. ateşli, coşkulu, hevesli, istekli, can atan

COME BETWEEN : English Turkish

araya girmek

COME BY : English Turkish

edinmek, kazanmak, uğramak, ziyaret etmek

COME CHEAP : English Turkish

ucuza çıkmak, çok para tutmamak, az para miktarı tutmak

COME CLEAN : English Turkish

itiraf etmek, gerçeği kabul etmek

COME CLOSE : English Turkish

v. sokulmak

COME CLOSE TO : English Turkish

v. yaklaşmak, gibi olmak

COME COME! : English Turkish

ahatla, gevşe, sakin ol

COME DOWN : English Turkish

düşmek, inmek, yıkılmak, çökmek, gözden düşmek, önemsizleşmek, ucuzlamak, fiyatı düşmek, burnu sürtülmek, geçmek

COME DOWN A PEG : English Turkish

zavallı duruma düşmek, utandırılan; saygınlık veya konum kaybetmek

COME DOWN IN SHEETS : English Turkish

v. sağanak yağmak, bardaktan boşanırcasına yağmak

COME DOWN IN THE WORLD : English Turkish

düşmek, durumu bozulmak