Multilingual Turkish Dictionary

English

English
COME DOWN LIKE A TON OF BRICKS : English Turkish

gülle gibi inmek, sertçe vurmak, birini azarlamak veya terslemek

COME DOWN ON : English Turkish

v. sıkıştırmak, üstüne gelmek, azarlamak, saldırmak

COME DOWN TO : English Turkish

v. şeklinde sonuçlanmak

COME DOWN TO EARTH : English Turkish

v. ayakları yere basmak, gerçekçi olmak, pratik olmak, akılcı olmak

COME DOWN UPON : English Turkish

fırçalamak, azarlamak, sitem etmek, çıkışmak, cezalandırmak

COME DOWN WITH : English Turkish

nedeniyle hastalanmak, yatağa düşmek

COME FIRST THING : English Turkish

akla ilk gelen, hemen gelen; ilk olarak en önemli konu ile ilgilenmek

COME FOR : English Turkish

alıp götürmek, almaya gelmek, saldırmak, üstüne yürümek

COME FORTH : English Turkish

ortaya çıkmak, saklandığı yerden ayrılmak, gizlendiği yerden çıkmak

COME FORWARD : English Turkish

öne çıkmak, ortaya çıkmak, gönüllü olmak

COME FROM A LONG LINE OF : English Turkish

- tanınmış aileden gelmek,
tarihi olan aileden gelmek,
hanedanının soyundan gelmek

COME FULL CIRCLE : English Turkish

dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmek, tam bir dönüş yapmak

COME HERE : English Turkish

gel buraya, bana gel, buraya gel

COME HITHER LOOK : English Turkish

n. davetkâr bakış

COME HOME : English Turkish

dönmek, anlaşılır olmak, kavramak

COME HOME SAFE : English Turkish

sağ salim evine dön, güvenli bir şekilde eve dön

COME HOME WITH THE MILK : English Turkish

eve sabaha karşı gelmek

COME IN : English Turkish

içeri girmek, girmek, içeriye girmek, almak, sağlamak, yaygın olmak, tutulmak

COME IN CONTACT WITH : English Turkish

görüşmek, temasa geçmek,
ile bağlantı kurmak,
ile irtibata geçmek

COME IN FIRST : English Turkish

irinci olmak, yarışmayı kazanmak, birinci yeri almak

COME IN FOR : English Turkish

maruz kalmak, uğramak; tabi olmak,
in muhatabı olmak (örneğin, “Aktör çok fazla eleştiriye maruz kaldı”)

COME IN HANDY : English Turkish

işe yaramak, faydalı olmak, yararı dokunmak

COME IN PREPARED : English Turkish

v. hazırlıklı gelmek, hazırlıklı bir şekilde gelmek, hazır olarak gelmek

COME IN SIGHT : English Turkish

görünmek, ortaya çıkmak

COME IN SUDDENLY : English Turkish

v. damlamak