Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DEAD ALIVE : English Turkish

adj. sıkıcı, ruhsuz

DEAD AND BURIED : English Turkish

ölüp gitmiş, uzun zaman önce ölmüş; sona ermiş, yapılmış, tamamlanmış

DEAD AND DONE FOR : English Turkish

ölüp gitmiş, sonlanmış, ölüme mahkûm, ölmüş

DEAD AND GONE : English Turkish

adj. ölüp gitmiş, rahmetli olmuş

DEAD AND WON'T LIE DOWN : English Turkish

umudu olmadan sonuna kadar direnmek, (Argo) pes etmeyi kabul etmemek

DEAD AS A DOORNAIL : English Turkish

tam anlamıyla ölü, tamamen ölmüş

DEAD AS MUTTON : English Turkish

tam anlamıyla ölmüş, şüphesiz ölmüş olan, "tamamen ölmüş"

DEAD ASLEEP : English Turkish

derin uykuda

DEAD ASSETS : English Turkish

verimsiz varlıklar, artık kazançlı olmayan mülkiyet

DEAD BAND : English Turkish

ölü bant, artık kullanılmayan radyo frekansı

DEAD BEAT : English Turkish

tükenmiş, değersiz; bitmiş tükenmiş, çok yorgun, yıpranmış

DEAD BODY : English Turkish

kadavra, ceset

DEAD BOTTOM : English Turkish

alt ölü nokta, alçak nokta

DEAD BROKE : English Turkish

eş parasız, cebi delik, iflas etmiş, parasız

DEAD CAPITAL : English Turkish

atıl sermaye

DEAD CAT BOUNCE : English Turkish

orsadaki son çırpınış, (Finans) ardından çok büyük düşüş gelen bir hisse senedinin fiyatlarında hızlı ve geçici olarak yükselişi

DEAD CENTER : English Turkish

tam orta, ölü nokta

DEAD CERT : English Turkish

n. olacağına kesin gözüyle bakılan şey, kesinkes olacak olay, mutlâk sonuç

DEAD CERTAINTY : English Turkish

tartışılmaz bir şey, (Argo) kesin ve şüphesiz bir şey

DEAD DOG : English Turkish

değersiz ve zavallı kimse, bir kimseyi küçük görme ifadesi; ölmüş sayılır

DEAD DRUNK : English Turkish

aşırı içkili, küfelik, körkütük sarhoş, zilzurna sarhoş

DEAD DUCK : English Turkish

umutsuz vaka, ölü; değersiz; faydasız bir şey; başı dertte

DEAD EARNEST : English Turkish

aşırı ciddi, çok ağırbaşlı, tam anlamıyla ciddi

DEAD END : English Turkish

n. çıkmaz sokak, çıkmaz, kör uç

DEAD END KID : English Turkish

sokak çocuğu