Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DELIRIUM : English Turkish

n. sayıklama; hezeyan, çılgınlık

DELIRIUM TREMENS : English Turkish

titremeli hezeyan, alkol zehirlenmesi sonrası yaşanan titreme hezeyanı, DTs

DELISH : English Turkish

adj. lezzetli, tatlı, nefis, enfes

DELIST : English Turkish

v. listeden silmek; bir kimseyi veya şeyi bir listeden çıkarmak; (Menkul Kıymetler Borsası) borsa kotundan çıkarmak, borsadaki listeden silmek

DELISTING : English Turkish

n. listeden silme; bir kimseyi veya şeyi bir listeden çıkarma; (Menkul Kıymetler Borsası) borsa kotundan çıkarma, borsadaki listeden silme

DELITESCENCE : English Turkish

n. gizli olma, gizlenmiş olma, saklı olma, ortadan kaybolmuş olma

DELITESCENCY : English Turkish

n. gizli olma, gizlenmiş olma, saklı olma, ortadan kaybolmuş olma

DELITESCENT : English Turkish

adj. örtülü, belirti göstermeyen; gizli, gizlenmiş olan; aktif olmayan hastalık

DELIVER : English Turkish

v. teslim etmek, iletmek, dağıtmak, vermek; kurtarmak; serbest bırakmak; doğurtmak; söylemek; devretmek; atmak

DELIVER A CHILD : English Turkish

çocuk doğurmak, çocuk dünyaya getirmek, doğum yapmak; çocuk doğurtmak, doğum yaptırmak, doğumda yardımcı olmak

DELIVER A LECTURE : English Turkish

ders anlatmak, ders vermek, konu anlatmak, konferans vermek

DELIVER A MESSAGE : English Turkish

v. mesaj vermek, mesaj göndermek

DELIVER A SPEECH : English Turkish

nutuk çekmek, söylev vermek

DELIVER AN ATTACK : English Turkish

saldırıda bulunmak, saldırı yapmak, saldırmak

DELIVER AN ULTIMATUM TO : English Turkish

v. ültimatom vermek

DELIVER LETTERS : English Turkish

mektup dağıtmak, posta dağıtmak

DELIVER ONESELF : English Turkish

v. açıklamak, belirtmek

DELIVER THE GOODS : English Turkish

sözünü tutmak

DELIVER UP : English Turkish

vermek, teslim etmek

DELIVERABLE : English Turkish

adj. verilebilir, teslimi mümkün, dağıtılabilir

DELIVERANCE : English Turkish

n. kurtarma, kurtuluş; hüküm, kanı, yargı

DELIVERED : English Turkish

adj. verilmiş, teslim edilmiş; taşınmış, iletilmiş, nakledilmiş; bir yerden başka bir yere gönderilmiş, bir kimseden başka bir şeye geçirilmiş olan; sunulmuş (konuşma); serbest bırakılmış, özgür bırakılmış

DELIVERED A FUNERAL ORATION : English Turkish

cenaze hitabı yaptı, cenaze konuşması yaptı, cenaze sırasında bir konuşma yaptı

DELIVERED A JUDGEMENT : English Turkish

karar verdi, adli bir karar verdi

DELIVERED A SPEECH : English Turkish

konuşma yaptı, hitap etti