Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DEMAND : English Turkish

n. talep, istek, istem, isteme, ihtiyaç, rağbet; gereksinim; hak iddiası

DEMAND : English Turkish

v. istemek, talep etmek; hak iddia etmek; sormak

DEMAND BILL : English Turkish

keşidesinde ödenecek senet, anında ödenecek senet

DEMAND CURVE : English Turkish

talep eğrisi, çeşitli fiyatları baz alarak tüketicilerin satın alacakları miktarları gösteren eğri

DEMAND DEPOSIT : English Turkish

vadesiz mevduat

DEMAND DRAFT : English Turkish

n. keşidesinde ödenecek senet, anında ödenecek senet

DEMAND ELASTICITY : English Turkish

talep esnekliği, bir ürünün fiyatındaki değişikliğe bağlı olarak talebinde meydana gelen değişiklik oranı

DEMAND FOR MONEY : English Turkish

para talebi, insanların veya işletmelerin tutmak istedikleri para miktarı (Ekonomi)

DEMAND LETTER : English Turkish

n. talep mektubu, (Hukuk) bir avukat tarafından düzenlenen ve bir tazminat ödemesi talebi içeren yasal çağrı

DEMAND NOTE : English Turkish

n. ödeme talebi, anında ödenecek senet

DEMAND PULL : English Turkish

n. talep enflasyonu

DEMAND RATE : English Turkish

istem hızı, talep hızı

DEMAND SATISFACTION : English Turkish

tazminat talep etmek; intikam istemek, öç alma peşinde koşmak

DEMAND SURPLUS : English Turkish

talep fazlası, bir şey için bulunulan aşırı talep

DEMAND-PULL INFLATION : English Turkish

talep çekişli enflasyon, talep enflasyonu, mal ve hizmetlere olan taleplerdeki aşırı talepten dolayı fiyatlarda oluşan artış

DEMANDABLE : English Turkish

adj. talep edilebilir, istenebilir

DEMANDANT : English Turkish

n. talep eden, talep sahibi; davacı (Hukuk)

DEMANDED AN EXPLANATION : English Turkish

ir açıklama talep etti, bir cevap istedi, zorla bir açıklama istedi

DEMANDED HIS POUND OF FLESH : English Turkish

intikam istedi

DEMANDER : English Turkish

n. talep eden, talep sahibi; davacı (Hukuk)

DEMANDING : English Turkish

adj. emek isteyen, çok şey isteyen; titiz; zahmetli, müşkülpesent

DEMANDINGLY : English Turkish

adv. talep ederek, zahmetli bir şekilde, titizce, müşkülpesent bir şekilde

DEMARC : English Turkish

"Demarcation Point (Sınır Noktası)", sınır noktası, sınır belirleme noktası, birleşme noktası, buluşma noktası, iki ayrı öğeden oluşan iletişim aygıtlarının birleşme noktası (örneğin; bir evin telefon donanımının telefon şirketinin kablolarına bağlandığı nokta)

DEMARCATE : English Turkish

v. sınır çekmek, ayırmak

DEMARCATION : English Turkish

n. sınır çekme, sınırını belirleme