Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DEPOLYMERISING : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) (Kimya) depolimerize etme, polimer parçalanması veya süreci, bir polimeri monomerlerine ayırma işi veya süreci, çoğuz parçalanması (depolymerizing olarak da yazılır)

DEPOLYMERIZATION : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) (Kimya) depolimerizasyon, polimer parçalanması veya süreci, bir polimeri monomerlerine ayırma işi veya süreci, çoğuz parçalanması (depolymerisation olarak da yazılır)

DEPOLYMERIZE : English Turkish

v. (Amerikan İngilizcesi) (Kimya) depolimerize etmek, bir polimeri monomerlerine ayırmak (depolymerise olarak da yazılır)

DEPOLYMERIZING : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) (Kimya) depolimerize etme, polimer parçalanması veya süreci, bir polimeri monomerlerine ayırma işi veya süreci, çoğuz parçalanması (depolymerising olarak da yazılır)

DEPONE : English Turkish

v. yemin altında tanıklık etmek, yeminle şahitlik etmek

DEPONENT : English Turkish

n. etken anlamlı edilgen yapılı fiil; yeminli şahit, tanık

DEPONENT : English Turkish

adj. etken anlamlı edilgen yapılı

DEPONENT VERB : English Turkish

adj. etken anlamlı edilgen yapılı fiil

DEPONER : English Turkish

n. yemin altında tanıklık eden kimse, yeminle şahitlik eden kimse

DEPOPULATE : English Turkish

v. nüfusunu azaltmak, nüfus azaltılması yoluna gitmek

DEPOPULATION : English Turkish

n. nüfus azaltımı

DEPOPULATOR : English Turkish

n. nüfus azaltan, nüfusu azaltan şey

DEPORT : English Turkish

v. sınırdışı etmek; dışlamak; uzaklaştırmak; sürgün etmek

DEPORT ONESELF : English Turkish

hareket etmek, davranmak

DEPORTABILITY : English Turkish

n. sınır dışı edilebilirlik, uzaklaştırılabilirlik, bir ülkeden kovulabilirlik, kovulabilme

DEPORTABLE : English Turkish

adj. sınır dışı edilebilme, uzaklaştırılabilme, bir ülkeden kovulabilme

DEPORTATION : English Turkish

n. sınırdışı, sürgün, sürgüne gönderme

DEPORTED : English Turkish

adj. sürgün edilmiş, sürülmüş, bir ülkeden dışarı çıkarılmış, kovulmuş

DEPORTEE : English Turkish

adj. sınırdışı edilen kimse, sürgün

DEPORTMENT : English Turkish

n. tavır, davranış, hareket, gidiş

DEPOSABLE : English Turkish

adj. görevden alınabilir, azledilebilir

DEPOSAL : English Turkish

n. görevden alma, azletme

DEPOSE : English Turkish

v. görevden almak, azletmek; tahttan indirmek; ifade vermek; şahitlik etmek, yeminli şahitlik etmek

DEPOSER : English Turkish

n. azleden, görevden alan, görevden uzaklaştıran, başka bir kimseyi bir pozisyondan veya yetkiden azleden kimse; yemin altında tanıklık eden kimse, yeminle şahitlik eden kimse

DEPOSIT : English Turkish

n. depozito; tortu; katman; teminât, emanet, mevduat; yatırılan para