English
DEPOSIT : English Turkish
v. yerleştirmek; yatırmak, bankaya yatırmak, para yatırmak; emanet etmek; yumurtlamak; tortu bırakmak; çökelmek
DEPOSIT ACCOUNT : English Turkish
mevduat hesabı, vadeli hesap
DEPOSIT DATE : English Turkish
yatırma tarihi, bir şeyin yatırılma tarihi (saklama amacıyla)
DEPOSIT ENVELOPE : English Turkish
yatırma zarfı, çek yatırma zarfı, çeklerin sırada beklemeden içine konularak bir bankaya yatırıldığı özel zarf
DEPOSIT INTEREST : English Turkish
mevduat faizi, mevduat faiz oranı, bir bankaya konulan para üzerinde biriken faiz
DEPOSIT LINKED TO THE INDEX : English Turkish
endekse bağlı mevduat, enflasyon oranına bağlı mevduat, değeri düşmesin diye enflasyon oranına bağlanan hesaptaki para
DEPOSIT LINKED TO THE RATE OF EXCHANGE : English Turkish
döviz kuruna bağlı mevduat, kura bağlı mevduat, bir para biriminin ticari değerine göre ayarlanmış banka hesabı türü
DEPOSIT OF ISRAELI CURRENCY : English Turkish
İsrail parası yatırma, bir bankaya İsrail para birimi yatırma işi
DEPOSIT RECEIPT : English Turkish
para yatırma makbuzu, mevduat makbuzu, bir bankaya yatırılan para karşılığında alınan belge
DEPOSIT SLIP : English Turkish
para yatırma formu
DEPOSIT WITHDRAWAL : English Turkish
mevduat çekme, bir bankadan belirlenmiş bir tarihten önce kapatılan bir hesaptan para çekme
DEPOSITARY : English Turkish
n. emanetçi
DEPOSITING : English Turkish
n. para yatırma, saklama amacıyla para yatırma işi, bir bankaya para yatırma
DEPOSITION : English Turkish
n. görevden alma; ifade; tahttan indirme; tortu; yeminli ifade verme, tanıklık etme; emanet etme; depozito verme
DEPOSITION FROM THE CROSS : English Turkish
n. İsa'nın çarmıhtan indirilişi
DEPOSITION OF A WILL : English Turkish
vasiyeti yazılması, vasiyetin resmî olarak yazılması işi, vasiyetin yazılı ifadesi
DEPOSITIONAL : English Turkish
adj. görevden alma ile ilgili, azletmeye özgü; yemin altında verilen ifadeyle ilgili
DEPOSITOR : English Turkish
n. para yatıran kimse; emanet eden kimse
DEPOSITORY : English Turkish
n. emanetçi; depo, ambar
DEPOSITS : English Turkish
n. tortu, çöküntü, motoryağının ayrışmasından ve paslanmadan ve de dışsal faktörlerden kaynaklanan ve yağda çözünmeyen maddeler (makine veya motor parçaları üzerinde ortaya çıkabilir)
DEPOSITS IN FOREIGN CURRENCY : English Turkish
döviz mevduatları, yabancı para birimi mevduatları, bir bankaya yabancı para birimlerinde yatırılan para miktarları
DEPOT : English Turkish
n. emanetçi; birikim; depo, ikmal deposu; gar, tren istasyonu; alay komutanlığı, esir toplama yeri
DEPP : English Turkish
n. bir soyadı; Johnny Depp (1963 doğumlu), Amerikalı bir film ve televizyon oyuncusu ("Edward Scissorhands" adlı filmdeki rolüyle bilinir)
DEPRAVATION : English Turkish
n. ahlaksızlık, günahkârlık
DEPRAVE : English Turkish
v. ahlâkını bozmak; baştan çıkarmak; ayartmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani