English
DEVASTATE : English Turkish
v. harap etmek, enkaz haline getirmek, mahvetmek, tahrip etmek
DEVASTATED : English Turkish
adj. harap
DEVASTATING : English Turkish
adj. ezici, tahrip edici, yıkıcı, çarpıcı, müthiş, etkileyici
DEVASTATING : English Turkish
n. tahrip etme
DEVASTATINGLY : English Turkish
adv. harap edici bir şekilde, yıkıcı bir şekilde, tahrip edici bir şekilde
DEVASTATION : English Turkish
n. harap etme, yakıp yıkma, haraplık, tahribat
DEVASTATIVE : English Turkish
adj. yıkıma yol açan, tahribata yol açan
DEVASTATOR : English Turkish
n. harap eden, yıkan, tahrip eden kimse veya şey
DEVCON : English Turkish
"Developers' Conference (Geliştiriciler Konferansı)", araştırma ve geliştirme alanında çalışanlar kongresi (bilgisayar, elektronik vs gibi belirli bir alanda)
DEVEIN : English Turkish
v. damarsızlaştırmak, damarını çıkarmak, bir karidesin büyük ve koyu iplik şeklindeki ana damarını çıkarmak
DEVEIN KNIFE : English Turkish
n. damarsızlaştırma bıçağı, damarını çıkarma bıçağı, bir karidesin büyük ve koyu iplik şeklindeki ana damarını çıkarmak için kullanılan bıçak
DEVELOP : English Turkish
v. geliştirmek, gelişmek, ilerlemek; tab etmek; açıklamak; banyo etmek; ilgi göstermek; şekillendirmek, açınım yapmak; yükselmek (ateş); ün kazanmak
DEVELOP ENVIRONMENT : English Turkish
gelişmiş ortam, rahat program araçları sağlayan fonksiyonlar ve komutlar toplamı
DEVELOP LANGUAGE : English Turkish
gelişmiş dil, program yazımları için kullanılan rahat araçlar sağlayan bilgisayar dili
DEVELOPABLE : English Turkish
adj. geliştirilebilir
DEVELOPED : English Turkish
adj. gelişmiş, bayındır
DEVELOPED ANTIBODIES : English Turkish
gelişmiş antikorlar, oluşmuş antikorlar, şekillenmiş antikorlar, vücuttaki zararlı bakterilerle savaşmak üzere gelişmiş maddeler
DEVELOPED COUNTRY : English Turkish
n. gelişmiş ülke, geniş bir sanayisi bulunan ve yaşam standardı dünya ortalamasına göre yüksek olan ülke, gelişen ülke, gelişme gösteren ülke, modern ülke, çağdaş ülke
DEVELOPED SENSE : English Turkish
gelişmiş his, oluşmuş duygu
DEVELOPED SETTLEMENT : English Turkish
gelişmiş yerleşim, sakinlerine geniş çapta servisler sunan iyi bir şekilde kurulmuş toplum
DEVELOPED SKILL : English Turkish
gelişmiş yetenek, oluşmuş yetenek, öğrenilmiş ustalık, edinilmiş beceri
DEVELOPER : English Turkish
n. gelişim gösteren kimse; film banyosu ilacı; şehir plânlamacısı
DEVELOPERS' CONFERENCE : English Turkish
Geliştiriciler Konferansı, araştırma ve geliştirmede çalışan insanlar toplantısı (belirli bir alanda: bilgisayar, elektronik, vs.), DEVCON
DEVELOPING : English Turkish
adj. gelişen, ilerleyen
DEVELOPING ANTIBODIES : English Turkish
gelişen antikorlar, oluşan antikorlar, şekillenen antikorlar, vücuttaki zararlı bakterilerle savaşmak üzere gelişmekte olan maddeler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani