Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DISTRICT COURT JUDGE : English Turkish

ölge mahkemesi (belirli bir yasal bölgedeki davalara bakan ilk derece mahkemesi) yargıcı, bir bölge mahkemesine başkanlık eden yargıç

DISTRICT ENGINEER : English Turkish

ölge mühendisi, belirlenmiş bir alandan sorumlu mühendis

DISTRICT HEATING : English Turkish

merkezi ısıtma

DISTRICT JUDGE : English Turkish

ölge yargıcı

DISTRICT OF COLUMBIA : English Turkish

Amerika Birleşik Devletleri'nin doğu kıyısında bulunan federal bölge ( Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti-Washington ile aynı alanı paylaşıyor)

DISTRICT VISITOR : English Turkish

n. bölge kilise görevlisi

DISTRIPARK : English Turkish

n. dağıtım alanı içerisinde faaliyet gösteren şirketler sayısız tesisler ve hizmetler sunan entegre merkez

DISTRUST : English Turkish

n. güvensizlik, kuşku

DISTRUST : English Turkish

v. güvenmemek, inanmamak, şüphe duymak

DISTRUSTFUL : English Turkish

adj. güvensiz, şüpheci, kuşkulu

DISTRUSTFUL OF ONESELF : English Turkish

adj. kendine güveni olmayan, çekingen

DISTRUSTFULLY : English Turkish

adv. şüpheyle, şüpheli bir şekilde, güvenmeyerek, güvensizce, kuşkulu bir şekilde, kuşuyla

DISTRUSTFULNESS : English Turkish

n. şüphe, şüphelilik, güvenmeme, güvensizlik, kuşkulu olma durumu

DISTUNE : English Turkish

v. tonsuzlaştırmak, akortsuzlaştırmak, uyumsuzlaştırmak, ahenksizleştirmek

DISTURB : English Turkish

v. endişelendirmek, rahatsız etmek, huzursuz etmek, rahat vermemek; aksatmak; altüst etmek, karıştırmak; bozmak

DISTURB SMB.'S PRIVACY : English Turkish

v. özel hayatına müdahale etmek

DISTURB THE PEACE : English Turkish

asayişi bozmak, kamu düzenini bozmak, başkasının hakkına tecavüz etmek

DISTURBANCE : English Turkish

n. karışıklık; bozukluk; rahatsızlık, üzüntü, endişe, telaş, kargaşa

DISTURBANCE OF THE PEACE : English Turkish

n. asayişin bozulması, başkasının hakkına tecavüz

DISTURBED : English Turkish

adj. rahatsız

DISTURBED CHILD : English Turkish

ahatsız çocuk, hasta çocuk, duygusal bozukluk sahibi çocuk, akli dengesi yerinde olmayan çocuk

DISTURBED HIM : English Turkish

onu rahatsız etti, onu üzdü

DISTURBED THE NEIGHBORS : English Turkish

komşuları rahatsız etti, mahalleyi rahatsız etti, yakınında yaşayan kimseleri rahatsız etti

DISTURBER : English Turkish

n. rahatsız eden kimse, rahatsız eden şey; karışıklık çıkaran kimse

DISTURBING : English Turkish

n. rahatsız etme