Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DOGBERRY : English Turkish

n. bir tür kızılcık, kızılcık ağacı böğürtleni; beceriksiz veya salak görevli

DOGCART : English Turkish

n. iki tekerli at arabası

DOGCATCHER : English Turkish

n. köpek yakalayıcısı, görevi başıboş köpekleri yakalamak olan kimse

DOGCHERRY : English Turkish

n. bir tür kızılcık, kızılcık ağacı böğürtleni

DOGE : English Turkish

n. eski venedikte başkan

DOGEAR : English Turkish

n. köpek kulağı, kalınan sayfayı belli etmek amacıyla kitabın o sayfasının kıvrılan köşesi

DOGEARED : English Turkish

adj. köpek kulağı yapılmış, köşesi kıvrılmış

DOGEN ZENJI : English Turkish

n. Dogen Zenji,(
1253) Japonya'da Soto Zen okulunun kurucusu Japon öğretmen

DOGFACE : English Turkish

n. er, Birleşik Devletler ordusunda asker (Argo)

DOGFIGHT : English Turkish

n. it dalaşı; hava savaşı; meydan kavgası; dalaş, göğüs göğüse çarpışma

DOGFISH : English Turkish

n. kedibalığı

DOGFOX : English Turkish

n. erkek tilki

DOGGED : English Turkish

adj. inatçı, azimli, kararlı

DOGGED BY BAD LUCK : English Turkish

v. belâdan yakasını kurtaramamak

DOGGEDLY : English Turkish

adv. azimle, kararlılıkla, inatçı bir şekilde, yorulmak bilmez bir şekilde

DOGGEDNESS : English Turkish

n. inat, azim, kararlılık

DOGGER : English Turkish

n. çift direkli hollanda balıkçı gemisi

DOGGEREL : English Turkish

n. yazınsal değeri olmayan şiir

DOGGEREL : English Turkish

adj. yazınsal değeri olmayan

DOGGERY : English Turkish

n. köpek gibi davranış veya uygulama; kitlesel olarak köpekler; ayaktakımı; alkollü içki satılan yer (Argo)

DOGGIE : English Turkish

n. küçük köpek, kuçu kuçu

DOGGIE BAG : English Turkish

artık yemek torbası

DOGGISH : English Turkish

adj. köpek gibi, homurdanan, huysuz, aksi

DOGGO : English Turkish

adv. gizlenerek, saklanarak, çaktırmadan

DOGGONE : English Turkish

interj. hay allah, allah'ın belâsı