English
DOESN'T COME EASY TO HIM : English Turkish
ona kolay gelmiyor, ona göre zor, onun için zor
DOESN'T COUNT : English Turkish
sayılmıyor, düşünülmüyor, hesaba katılmıyor, önemsenmiyor, umursanmıyor
DOESN'T FEEL LIKE : English Turkish
-yı yapmak içinden gelmiyor,
yı gerçekleştirme hevesi yok,
yı yapma isteği yok
DOESN'T FIT IN : English Turkish
-nın içine sığmıyor,
nın içerisine sığmıyor,- ndan dışarı taşıyor
DOESN'T GIVE A DAMN : English Turkish
umurunda bile değil, hiç önemsemiyor, hiç takmıyor, iplemiyor, sallamıyor
DOESN'T HAVE A RED CENT : English Turkish
tek kuruşu yok, beş parasız, meteliksiz, meteliğe kurşun sıkıyor
DOESN'T KNOW ANYTHING : English Turkish
hiçbir şey bilmiyor, hiçbir bilgisi yok
DOESN'T KNOW HIS RIGHT HAND FROM HIS LEFT : English Turkish
sağını solunu bilmiyor, hantalın biri, beceriksizin biri, aceminin teki
DOESN'T KNOW WHAT TO DO WITH HIMSELF : English Turkish
ne yapacağını bilmiyor, eli ayağına dolaşmış, ne yapacağını şaşırmış
DOESN'T KNOW WHEN TO STOP : English Turkish
ne zaman duracağını bilmez, sınır tanımaz
DOESN'T MATTER : English Turkish
önemli değil, mesele değil, sorun değil, büyük mesele değil
DOESN'T MEAN ANYTHING : English Turkish
hiçbir anlamı yok, anlamsız, önemsiz, ıvır zıvır, zırva
DOESN'T NEED IT : English Turkish
ona ihtiyacı yok, ona bağlı değil
DOESN'T WANT TO : English Turkish
-mak istemiyor,
mayı arzulamıyor,
ma niyetinde değil
DOEST : English Turkish
v. "do (yapmak)", yapmak, yerine getirmek, ifa etmek (Eski Kullanım)
DOETH : English Turkish
v. "do (yapmak)", yapmak, yerine getirmek, ifa etmek (Eski Kullanım)
DOFF : English Turkish
v. çıkarmak; atmak; başından savmak
DOFFER : English Turkish
n. çıkaran kimse (şapka ceket vs)
DOG : English Turkish
n. köpek; erkek kurt, it; erkek tilki; ocak demiri; kömür vagonu
DOG : English Turkish
v. izlemek, takip etmek; yakasını kurtaramamak
DOG AND PONY SHOW : English Turkish
irinin gözünü boyamak amacıyla yapılan sunum, satış sunumu (Aşağılayıcı Kullanım)
DOG APE : English Turkish
n. erkek maymun
DOG BISCUIT : English Turkish
n. köpek bisküvisi
DOG BREATH : English Turkish
köpek nefesi, (Argo) kötü nefes, kötü ağız kokusu
DOG BREEDER : English Turkish
köpek yetiştiricisi, cins köpek yetiştiren kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani