Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DON'T BE SHITTIN ME : English Turkish

(Kaba Argo) bana yalan söyleme, beni salak yerine koyma; beni kızdırma

DON'T BE SQUEAMISH : English Turkish

çabuk sarsılma, çabuk şoka girme, kolayca şoka girme, aşırı kırılgan olma

DON'T BE SUCH A- : English Turkish

-sı gibi olma,
yan biri olma,
ma yapmayı sonlandır

DON'T BITE THE HAND THAT FEEDS YOU : English Turkish

seni besleyen eli ısırma, sana ekmek veren eli ısırma, yemek yediğin tabağa pisleme, sana yardım eden insanlarla arayı bozma

DON'T BLOW YOUR OWN TRUMPET : English Turkish

kendini göklere çıkarma, kendi başarından dolayı kendini övme

DON'T BOTHER TO COME BACK : English Turkish

tekrar gelme zahmetini gösterme, geri dönme zahmetine girme, güle güle ve bir daha dönme

DON'T COME THE RAW PRAWN WITH ME : English Turkish

(Avustralya Argosu) beni aldatmayı deneme, beni kandırmaya kalkışma

DON'T COUNT YOUR CHICKENS BEFORE THEY HATCH : English Turkish

yumurtadan çıkmadan civcivlerini sayma, dereyi görmeden paçaları sıvama, gerçekleşebilecek veya gerçekleşemeyebilecek olaylar üzerine geleceğini planlama, kesin olmayan sonuçlara tabi olma, planlarını kesin olmayan olaylara göre yapma, henüz sahip olmadığın bir şeyi sayma

DON'T COUNT YOUR CHICKENS BEFORE THEY'RE HATCHED : English Turkish

v. yumurtadan çıkmadan civcivlerini sayma, dereyi görmeden paçaları sıvama, gerçekleşebilecek veya gerçekleşemeyebilecek olaylar üzerine geleceğini planlama, kesin olmayan sonuçlara tabi olma, planlarını kesin olmayan olaylara göre yapma, henüz sahip olmadığın bir şeyi sayma

DON'T CROSS THE BRIDGE UNTIL YOU COME TO IT : English Turkish

dereyi görmeden paçaları sıvama, problem umma, gerçekleşene kadar bir şey hakkında endişe etme

DON'T DARKEN MY DOOR : English Turkish

evime adım atma

DON'T DESPAIR : English Turkish

ümidini kaybetme, umudunu yitirme

DON'T DIE : English Turkish

interj. ölme

DON'T FAIL TO : English Turkish

-mayı unutma,
mamazlık etme,
yı yaptığından emin ol,
nun yapılmasını sağla

DON'T FASH YOURSELF : English Turkish

zahmet etmeyin

DON'T FORGET : English Turkish

interj. unutma

DON'T FUSS WITH ME : English Turkish

ana maskaralık etme, benimle dalga geçme

DON'T GET ME WRONG : English Turkish

interj. beni yanlış anlama, kafanda şüphe olmasın (bir kimsenin görüş ve duygularını açıklığa kavuşturmak için kullanılan ifade)

DON'T GIVE A FLYING FUCK : English Turkish

(Argo) umurunda olmasın

DON'T GIVE UP : English Turkish

pes etme, umutsuzluğa düşme, bırakma

DON'T HANG UP YET, PLEASE : English Turkish

hemen kapatmayın lütfen

DON'T HONEY ME : English Turkish

enimle canım cicimli konuşma, bana yağcılık yapma, bana yağ çekme

DON'T JUDGE THE BOOK BY THE COVER : English Turkish

kitabı kapağıyla değerlendirme, görünüşe aldanma, şeyleri dış görünüşüyle değil ama içerikleriyle değerlendir

DON'T KEEP ME IN THE DARK : English Turkish

eni karanlıkta bırakma, beni belirsizlik içinde bırakma, beni aydınlat, bana anlat, bana söyle

DON'T KILL THE GOOSE THAT LAYS GOLDEN EGGS : English Turkish

altın yumurtlayan kazı kesme, aşırı arzulu olup iyi bir şeyi berbat etme, açgözlülük yaparak eldeki fırsatı berbat etme