Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EURYDICE : English Turkish

n. Eurydice, Orpheus'un eşi (Yunan Mitolojisi)

EUSKERA : English Turkish

n. Bask dili, orta kuzey İspanya'da konuşulan Bask dili

EUSTACE : English Turkish

n. Eustace, erkek ismi; soyadı; Teksas'ta bir kasaba (ABD)

EUSTACHIAN : English Turkish

adj. östaki borusu (orta kulağı yutağa bağlayan kanal) ile alakalı

EUSTACHIAN TUBE : English Turkish

östaki borusu

EUTECTIC : English Turkish

adj. eriyen, sıvılaşan

EUTECTIC : English Turkish

n. erimiş madde, sıvı hale dönüştürülmüş madde, eritilmiş madde

EUTERPE : English Turkish

n. Euterpe, (Yunan Mitolojisi) müzik ve lirik şiirlerin Yunanlı İlham perisi

EUTHANASIA : English Turkish

n. ötenazi, ümitsiz hastanın ilaçla öldürülmesi; acısız ölüm

EUTHANASIC : English Turkish

adj. ötenazi, merhametten dolayı öldürme ile alakalı, ölümcül şekilde hasta olan insan veya hayvanın acısız biçimde öldürülmesi ile alakalı

EUTHANIZE : English Turkish

v. ötenazi, (ölümcül hasta bir insanda veya yaralı bir hayvanda) merhametten dolayı öldürmek, uzun süre acı çekmesini önlemek için ölmesine izin vermek (ayrıca euthanise)

EUTHENICS : English Turkish

n. ortamı/çevreyi geliştirerek insan şartlarını/durumunu iyileştirmekle ilgilenen bilim

EUTHERMIC : English Turkish

adj. ateşlenme, ısı üretimi

EUTHYROID : English Turkish

n. tiroidin doğru ve düzenli çalışması (Tıp)

EUTOCIA : English Turkish

n. normal doğum (Tıp)

EUTROPHIC : English Turkish

adj. sağlıklı gelişim ile alakalı, doğru beslenme ile alakalı

EUTROPHY : English Turkish

n. uygun gelişim, doğru beslenme

EV : English Turkish

elektron volt, potansiyeli v değerinde olan bir yerden potansiyeli +1 volt olan bir yere doğru elektron hareketinin oluşturduğu potansiyel enerji değişimi (Fizik)

EVA : English Turkish

n. Eva, kadın ismi

EVA PERON : English Turkish

Eva Peron, (
52) Arjantinli sosyal ve politik lider, Cumhurbaşkanı Juan Peron'un eşi

EVACUANT : English Turkish

n. müshil ilacı

EVACUANT : English Turkish

adj. müshil

EVACUATE : English Turkish

v. boşaltmak; tahliye etmek, vücuttan dışarı atmak

EVACUATE CASUALTIES : English Turkish

zaiyatı/ölüleri tahliye etmek, yaralananları tedavi olabilecekleri bir yere nakletmek

EVACUATE SETTLEMENTS : English Turkish

yerleşimcileri tahliye etmek, sakinleri boşaltmak, yerleşim yerlerinden insanları çıkarmak/temizlemek