Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EXPRESSIONISM : English Turkish

n. ekspresyonizm, dışavurumculuk

EXPRESSIONIST : English Turkish

n. ekspresyonist, dışavurumcu

EXPRESSIONISTIC : English Turkish

adj. ekspresyonist, dışa vurumcu, Ekspresyonizmle (gerçeğin edebi olarak sunumundan çok subjektif deneyimlerin ifade edilmesini vurgulayan 20'nci yüzyıl sanat akımı) alakalı veya ilişkili

EXPRESSIONISTIC ART : English Turkish

ekspresyonist sanat, dışavurumcu sanat, ekspresyonist bir tarzda icra edilen sanat

EXPRESSIONLESS : English Turkish

adj. ifadesiz, anlamsız, boş

EXPRESSIONLESSLY : English Turkish

adv. ifadesiz bir şekilde, yüzünde herhangi bir ifade olmaksızın, boş boş, ifadesizce

EXPRESSIVE : English Turkish

adj. anlamlı, ifadeli, etkileyici, dokunaklı, canlı

EXPRESSIVELY : English Turkish

adv. inandırıcı ve ikna edici bir ifadeyle, dramatik bir şekilde, etkileyici bir tarzda, anlamlı bir şekilde, dokunaklı bir tarzda, açıkça ifade eden bir tarzda

EXPRESSIVENESS : English Turkish

n. etkileyici veya inandırıcı olma özelliği; duygu veya hislerin açıkça ifadesi; belagat, güzel söz söyleme sanatı; anlamlılık, anlam doluluk

EXPRESSLY : English Turkish

adv. açık, açıkça, kesinlikle; özellikle, bilhassa

EXPRESSMAN : English Turkish

n. paketleri alan ve teslim eden kimse

EXPRESSWAY : English Turkish

n. ekspres yol, otoban

EXPROPRIATE : English Turkish

v. malına el koymak, kamulaştırmak, istimlak etmek

EXPROPRIATED : English Turkish

adj. el konulan, haczedilen, elinden alınan (bir mal ahkkında)

EXPROPRIATED LAND : English Turkish

kamulaştırılan arazi, sahibinden istimlak edilen arazi (genellikle kamusal kullanım amacıyla)

EXPROPRIATION : English Turkish

n. el koyma, kamulaştırma, istimlak

EXPROPRIATION OF LAND : English Turkish

arazi kamulaştırması, arazinin istimlak edilmesi, araziye el onulması

EXPROPRIATOR : English Turkish

n. istimlak eden kimse, el koyan kimse, haczeden kimse

EXPS : English Turkish

fiyatlar, maliyetler, ödemeler, harcamalar

EXPULSION : English Turkish

n. kovma, çıkarma, kovulma, çıkma; akma

EXPULSION FROM SPAIN : English Turkish

İspanya'dan kovulma,
yüzyılda Yahudilerin İspanya ve Portekiz'den kovulmaları

EXPULSIVE : English Turkish

adj. kovan, çıkaran

EXPUNGE : English Turkish

v. silmek; çıkarmak

EXPURGATE : English Turkish

v. arıtmak, temizlemek, sansürden geçirmek

EXPURGATION : English Turkish

n. temizleme, sansür