English
FEMINISATION : English Turkish
n. kadınsı yapma eylemi; kadınsı olma süreci; dişi cinsel özelliklerini taşıma; erkek tarafından edinilen dişil özellikler (ayrıca feminization)
FEMINISE : English Turkish
v. dişileştirme; daha kadınsı yapma, kadınsı bir özellik veya görünüş verme; (Biyoloji) dişi cinsel özelliklerini taşımak (ayrıca feminize)
FEMINISM : English Turkish
n. feminizm
FEMINIST : English Turkish
n. feminist
FEMINISTIC : English Turkish
adj. feminizme ilişkin; hayatın tüm alanlarında kadın ve erkekler arasında mutlak eşitliğini savunan
FEMINITY : English Turkish
n. kadınlık, kadınsılık, kadın cinsiyeti özelliği; feminen olma vasfı, kadınsı olma özelliği
FEMINIZATION : English Turkish
n. kadınsı yapma eylemi; kadınsı olma süreci; dişi cinsel özelliklerini taşıma; erkek tarafından edinilen dişil özellikler (ayrıca feminisation)
FEMINIZE : English Turkish
v. dişileştirme; daha kadınsı yapma, kadınsı bir özellik veya görünüş verme; (Biyoloji) dişi cinsel özelliklerini taşımak (ayrıca feminise)
FEMINIZED : English Turkish
adj. kadınsı yapan, dişileştiren; kadın cinsel karakteristiklerini taşıyan (Biyoloji)
FEMME : English Turkish
n. kadın; eş, karı (Fransızca)
FEMME FATALE : English Turkish
"ölümcül veya baştan çıkartıp ayartan kadın", kadın baştan çıkarıcılığı (Fransızca)
FEMORA : English Turkish
n. kalça kemikleri, uyluk kemikleri
FEMORAL : English Turkish
adj. kalça kemiğine ait, uyluk ile ilgili
FEMTOMETER : English Turkish
n. (Fizik) atomsal mesafeyi ölçmek için kullanılan metrik uzunluk ölçüsü birimi (ayrıca fermi)
FEMTOSECOND : English Turkish
n. bir saniyenin katrilyonda biri, bir nanosaniyenin binde biri
FEMUR : English Turkish
n. kalça kemiği, uyluk
FEN : English Turkish
n. bataklık, çayır, düzlük
FEN FIRE : English Turkish
ataklıktaki aldatıcı ışık
FENAGLE : English Turkish
v. aldatarak elde etmek, kandırarak kazanmak, dolandırmak, tokatlamak, kandırmak, oyuna getirmek (Argo)
FENCE : English Turkish
n. çit, parmaklık, engel, eskrim, çalıntı mal satıcısı
FENCE : English Turkish
v. çit ile çevirmek, korumak, savunmak, çalıntı mal satmak, eskrim yapmak, kaçamak cevap vermek
FENCE IN : English Turkish
çit ile çevirmek, kapamak, kilitlemek
FENCE MONTH : English Turkish
n. av yasağı mevsimi
FENCE OFF : English Turkish
çitle ayırmak, defetmek (sorun vb.)
FENCE SEASON : English Turkish
n. av yasağı mevsimi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani