Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GOETHE : English Turkish

n. Goethe, soyadı; Johann Wolfgang Von Goethe (
1832), Alman şair, romancı ve drama yazarı, "Faust"un yazarı

GOETHEAN : English Turkish

adj. Goethe'nin, Goethe tarzında, Goethe'ye ait ya da onunla ilgili olan; Goethe stilinde

GOETHIAN : English Turkish

adj. Goethe'nin, Goethe tarzında, Goethe'ye ait ya da onunla ilgili olan; Goethe stilinde

GOFER : English Turkish

n. ayak işlerini yapan yardımcı, ayak işlerini yapmak için işe alınan kimse

GOFFER : English Turkish

n. kırma demiri

GOFFER : English Turkish

v. kıvırmak, kırma yapmak

GOG : English Turkish

n. Gog, Magoa'da yaşayan ve son günlerde devrilen Meshech kralı ve İsrail’in düşmanı (İncil’le ilgili; İncil’le ilgili olan esrarengiz ülke ve onun halkı

GOG : English Turkish

n. gog, hevesli gitme arzusu; acele etmek

GOGGLE : English Turkish

n. fırlama (göz), yan bakma

GOGGLE : English Turkish

v. fırlamak (göz), şaşı bakmak, yan bakmak

GOGGLE BOX : English Turkish

n. televizyon, (İngiltere ve Avustralya) televizyon seti

GOGGLE EYE : English Turkish

n. goggle eye, (Zooloji) genellikle Mississippi Nehri’nin üst kısmında ve Büyük Göller ’de bulunan (ABD) kahverengi benekli Tatlısu balığı

GOGGLE EYED : English Turkish

patlak gözlü

GOGGLE-EYED : English Turkish

gözleri fal taşı gibi açık olan, neredeyse şaşkın bir ifade ile patlak gözlerle bakan

GOGGLEBOX : English Turkish

n. televizyon

GOGGLED : English Turkish

adj. dışa çıkık, şişkin, fırlak (gözlerde olduğu gibi); sabit bakan (göz); gözlük takan;

GOGGLES : English Turkish

n. gözlük, koruyucu gözlük

GOGH : English Turkish

n. Gogh, soyadı; Vincent van Gogh (
1890), Hollandalı post empresyonist ressam

GOGO : English Turkish

adj. diskotekle ilgili, diskoteklere ait, diskoteklerdeki müzik veya dansla ilgili

GOIDELIC : English Turkish

n. gaelce, Galce, Kelt altfamilyasına ait olan diller grubu

GOIN : English Turkish

gidiyorum, (argo olarak kullanılan) yoldayım, yolculuk yapıyorum

GOING : English Turkish

n. gidiş, gitme, yol durumu, tempo, gidişat

GOING : English Turkish

adj. giden, işleyen, başarılı (iş), satılan (mal)

GOING AROUND : English Turkish

n. dolaşma

GOING ASTRAY : English Turkish

aştan çıkmak, doğru yoldan çıkmak, yolunu kaybetmek; hata yapmak, kötü olanı yapmak