Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HALT OF NUCLEAR TESTING : English Turkish

nükleer denemeleri durdurma, nükleer denemeleri kesme

HALT TALKS : English Turkish

görüşmeleri durdurma, müzakereleri sonlandırma

HALTER : English Turkish

n. kement, yular, ip, ipe çekme, asma, boyundan bağlı bluz

HALTER : English Turkish

v. yular takmak, asmak, ipe çekmek

HALTERNECK : English Turkish

n. boyundan bağlı bluz

HALTING : English Turkish

adj. topallayan, aksayan, aksak, tereddüdlü, kararsız

HALTING PLACE : English Turkish

n. konak yeri, konak, menzil

HALTINGLY : English Turkish

adv. tereddüd ederek

HALUKA FUNDS : English Turkish

Haluka fonları, İsrail için diaspora tarafından toplanan fonlar

HALUTZ : English Turkish

n. Halutz, soyadı; Dan Halutz (1948 doğumlu), İsrail Savunma Güçlerinin 18'nci Genelkurmay başkanı (
2007), İsrailli korgeneral, İsrail Hava Kuvvetleri'nin eski komutanı

HALVA : English Turkish

n. helva, bal ve susam tohumlarından yapılan tatlı yiyecek

HALVA SPREAD : English Turkish

helva ezmesi, öğütülmüş susam tohumlarından yapılan tatlı ezme

HALVAH : English Turkish

n. helva

HALVE : English Turkish

v. ikiye bölmek, yarıya bölmek, yarıya indirmek

HALVES : English Turkish

n. yarımlar, bir şeyin iki eşit parçası; (Spor) bir oyunun ayrılmış olduğu süreli bölümler

HALVING : English Turkish

n. bir şeyin yarısı, yarım, iki eşit parçanın teki

HALYARD : English Turkish

n. kandilisa, yelken halatı

HAM : English Turkish

n. jambon, artist, gösterişçi, acemi oyuncu, amatör radyocu

HAM : English Turkish

v. abartılı oynamak, rol kesmek

HAM ACTOR : English Turkish

n. acemi aktör, aktör bozuntusu

HAM ACTRESS : English Turkish

n. acemi aktris, aktris bozuntusu

HAM FISTED : English Turkish

eceriksiz, hoyrat, eli ağır

HAM HANDED : English Turkish

eceriksiz, hoyrat, eli ağır

HAM RADIO : English Turkish

n. amatör radyo, kablosuz iki yönlü amatör radyo haberleşmesi

HAM SANDWICH : English Turkish

n. jambonlu sandviç