English
HEAVY SNOW : English Turkish
ağır kar, ağır kar yağışı, yoğun kar yağışı, kısa bir zaman dilimi içinde düşen büyük kar miktarı
HEAVY SOIL : English Turkish
ağır toprak, ağır zemin, uzun süreler su tutan yoğun partiküllü toprak
HEAVY SPAR : English Turkish
n. doğal baryum sülfat
HEAVY STEPS : English Turkish
ağır adımlar, yüksek sesli adımlar, gürültülü adımlar
HEAVY TANK : English Turkish
ağır tank, büyük bir topu olan ve ağır bir şekilde zırhlandırılmış savaş tankı
HEAVY TRAFFIC : English Turkish
yoğun trafik
HEAVY VEHICLE : English Turkish
ağır araç, büyük taşıt (kamyon yarı römork vs gibi)
HEAVY WATER : English Turkish
ağır su, normal sudan daha yüksek ortalama molekül ağırlığı olan su, bir atom reaktörünün merkezini soğutmak için kullanılan su
HEAVY WEAPONS : English Turkish
ağır silahlar, bir asker grubu tarafından çalıştırılabilen büyük silahlar (toplar havanlar vs gibi)
HEAVY WITH CHILD : English Turkish
hamile, gebe
HEAVY WITH YOUNG : English Turkish
adj. gebe (hayvan), hamile (hayvan)
HEAVY-DUTY EQUIPMENT : English Turkish
ağır görev donanımı, sıra dışı baskıya karşı durabilecek şekilde tasarlanmış ekipman
HEAVY-FOOTED : English Turkish
ağır adımlarla yürüdü, ses çıkararak yürüdü, gürültü yaparak yürüdü, bastığı yerden ses çıkararak yürüdü
HEAVYHEARTED : English Turkish
adj. üzgün, mutsuz, neşesiz, kasvetli
HEAVYHEARTEDLY : English Turkish
adv. üzgün bir şekilde, mutsuzca, neşesiz bir şekilde, kasvetli bir şekilde
HEAVYHEARTEDNESS : English Turkish
n. üzüntü, mutsuzluk, neşesizlik, kasvetli olma durumu
HEAVYSET : English Turkish
adj. tıknaz, bodur, kısa ve kaim, kısa boylu ve gürbüz
HEAVYWEIGHT : English Turkish
n. ağır siklet, önemli kimse, nüfuzlu kimse, arkası kuvvetli kimse
HEAVYWEIGHT : English Turkish
adj. ağır siklet, nüfuzlu, arkası kuvvetli, ağır
HEBDOMAD : English Turkish
n. yedi, yedi sayısı; hafta
HEBDOMADAL : English Turkish
adj. haftalık, haftada bir olan
HEBE : English Turkish
n. gençlik ilahesi [mit.], gençlik tanrıçası [mit.]
HEBE : English Turkish
n. yapraklarını dökmeyen ve çiçek açan bir funda; Afrika gorili (Zooloji)
HEBEI : English Turkish
n. Hebei, kuzeydoğu Çin'de yoğun nüfuslu il
HEBEPHILIA : English Turkish
n. bir yetişkinin genç bir kimseye karşı cinsel istek duyması, genç bir kimsenin yetişkin birine cinsel olarak çekici gelmesi, yetişkin birinin genç kimselere cinsel ilgi duyması
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani