Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HEMISPHERICAL : English Turkish

adj. yarımküresel

HEMISTICH : English Turkish

n. yarım mısra

HEMITHORAX : English Turkish

n. hemitoraks, göğüs kafesinin yarısı (Anatomi)

HEMIZYGOTE : English Turkish

n. hemizigot, bir çiftten sadece bir geni olan (Biyoloji)

HEMIZYGOUS : English Turkish

adj. (Biyoloji) hemizigot (bir çiftten sadece bir geni olan) ile ilgili

HEMLINE : English Turkish

n. etek ucu, etek boyu

HEMLOCK : English Turkish

n. baldıranotu, ağu, zehir, köknara benzer çam ağacı

HEMLOCK FIR : English Turkish

n. köknara benzer çam ağacı

HEMLOCK SPRUCE : English Turkish

n. köknara benzer çam ağacı

HEMMER : English Turkish

n. dikişçi, kenar baskısı yapan kimse, kenar baskısı yapan makine; dikiş makinesinin kenar kıvrımı yapan parçası

HEMMING-STITCH : English Turkish

n. eteklere ve elbiselere yapılan kenar dikişi

HEMMINGSTITCH : English Turkish

n. eteklere ve elbiselere yapılan kenar dikmek

HEMMORRHOIDS : English Turkish

n. hemoroit, basur, mayasıl, anüs yakınındaki kan damarları şişliği

HEMO : English Turkish

pref. kan, hemo

HEMOBLAST : English Turkish

n. hemoblast, hematoblast, gelişmemiş kan hücresi, olgunlaşmamış han hücresi

HEMOCHROMATOSIS : English Turkish

n. hemokromatoz, (Tıp) vücudun çok fazla demir emmesi ve organlarda tutması genetik rahatsızlığı (organların hasarlanmasına şeker hastalığına ve deri renginde bozulmaya neden olabilir)

HEMOCONCENTRATION : English Turkish

n. hemokonkonsantrasyon, kandaki yüksek seviyede alyuvar yoğunlaşması (Tıp)

HEMOCYTE : English Turkish

n. hemosit, kan gözesi, kan hücresi, kan yuvarı, han hücresi

HEMOCYTOBLAST : English Turkish

n. hemositoblast, gelişmemiş kan hücresi, olgunlaşmamış kan hücresi

HEMOCYTOBLASTIC : English Turkish

adj. hemositoblastik, hemositoblast (gelişmemiş kan hücresi) ile ilgili, olgunlaşmamış kan hücresi ile ilgili

HEMOCYTOMETER : English Turkish

n. hemositometre, bir kan örneğindeki kan hücrelerini sayan cihaz, kan sayacı

HEMODIALYSIS : English Turkish

n. hemodiyaliz, kan süzdürümü, kan diyalizi, bir makine kullanılarak vücuttaki atıkların vücuttan atılması

HEMODILUTION : English Turkish

n. hemodilüsyon, kan seyrelmesi, kan incelmesi, kanın akışkanlaşması (Tıp)

HEMODYNAMIC : English Turkish

adj. hemodinamik, kan dolaşımsal, kan dolaşımını etkileyen kuvvetlerin araştırılmasıyla ilgili

HEMODYNAMICALLY : English Turkish

adv. hemodinamik bir şekilde, kan dolaşımsal olarak, kan dolaşımını etkileyen kuvvetlerin araştırılmasıyla perspektifinden