Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HIS FINGERS ARE ALL THUMBS : English Turkish

çok beceriksizdir

HIS FLOCK : English Turkish

onun destekçileri, onun taraftarları, onun öğrenciler, onun müritleri, onun baktığı kişiler

HIS FOOTSTEPS : English Turkish

onun adımları, onun ayak izleri; onun yönü, onun istikameti; onun yaşam tarzı, onun yaşama şekli

HIS FOR THE TAKING : English Turkish

onun elinin altında, halihazırda onun olan; o kesinlikle kazanacak, o kesinlikle galip gelecek

HIS FRIEND : English Turkish

onun arkadaşı, onun dostu

HIS FULL HEIGHT : English Turkish

onun tam boyu, onun gerçek boyu

HIS FULL WEIGHT : English Turkish

onun tam ağırlığı, onun gerçek ağırlığı

HIS GRACE : English Turkish

ekselansları (bir dük veya başpiskopos için kullanılan nezaket unvanı)

HIS GRACIOUS MAJESTY : English Turkish

Saygıdeğer majesteleri, bir kral ile ilgili olarak kullanılan hitap

HIS GRANDFATHER : English Turkish

onun dedesi, onun büyükbabası, onun ebeveynlerinden birinin babası

HIS GRANDMOTHER : English Turkish

onun ninesi, onun büyükannesi, onun ebeveynlerinden birinin annesi

HIS HAIR STOOD ON END : English Turkish

onun tüyleri diken diken oldu, onun tüyleri ürperdi, onun tüyleri dikeldi (korku veya sürprizden kaynaklı olarak)

HIS HANDS ARE TIED : English Turkish

onun elleri bağlı, onun eli kolu bağlı, o hiçbir şekilde yardım edemez

HIS HEAD WAS SPINNING : English Turkish

onun başı dönüyordu, o sarhoştu, o çok kötü bir baş ağrısı çekiyordu

HIS HEART ACHED : English Turkish

onun kalbi ağrıdı, onun yüreği ağrıdı, onun yüreği sızladı, o büyük acı ve üzüntü yaşadı

HIS HEART BLEEDS : English Turkish

onun kalbi kanıyor, onun yüreği yanıyor, o büyük acı ve üzüntü yaşıyor

HIS HEART IS IN THE RIGHT PLACE : English Turkish

o iyi niyetli, onun içi dışı bir, onun yüreği temiz, o doğru şeyi yapmaya niyetli

HIS HEART MISSED A BEAT : English Turkish

o bir an irkildi, bir an korktu

HIS HEART OF HEARTS : English Turkish

onun kalbinin derinliklerinde, onun tüm içtenliğiyle, tüm kalbiyle

HIS HEART SANK : English Turkish

o umudunu yitirdi, o ümitlerini yitirdi; o korktu, o cesaretini kaybetti

HIS HEART WAS FILLED WITH JOY : English Turkish

onun kalbi neşeyle doldu, o çok heyecanlandı, o çok mutlu oldu, o çok sevindi

HIS HEART WAS TORN : English Turkish

onun yüreği bölündü, ona çok anlam ifade eden iki şey arasında seçim yapmak zorunda kaldı, çok sevdiği iki şey arasında seçim yapmak zorunda kaldı

HIS HEART WENT OUT TO : English Turkish

-sı için kalbi çarptı, için kalbi çarptı,
ya empati duydu, için çok üzüldü,
na çok üzüldü,
nın halinden anladı

HIS HEART WENT OUT TO HER : English Turkish

kalbi onun için çarptı, ona empati duydu, onun için çok üzüldü, ona çok üzüldü, onun halinden anladı

HIS HEART WENT OUT TO HIM : English Turkish

kalbi onun için çarptı, ona empati duydu, onun için çok üzüldü, ona çok üzüldü, onun halinden anladı