English
HIS MAJESTY : English Turkish
Kral Hazretleri, bir kral ile ilgili olarak kullanılan hitap
HIS MIND IS CONFUSED : English Turkish
onun aklı karışık, onun kafası karışık, o açık bir şekilde düşünebilecek halde değil, o normal hareket etmiyor
HIS MIND IS WANDERING : English Turkish
onun aklı bir karış havada, onun aklı geziniyor, o dikkat kesilmiyor, onun aklı başka şeylerle meşgul, onun kafasında başka şeyler var
HIS MOTHER : English Turkish
onun annesi, onun kadın ebeveyni
HIS MOTTO IS : English Turkish
onun sloganı, onun standardı, onun uygulama kuralı
HIS MOUTH WATERED : English Turkish
onun ağzı sulandı, onun tükürüğü akmaya başladı (yemek iştahından)
HIS NAME WAS CHANGED : English Turkish
onun adı değiştirildi, o yasal olarak adını değiştirtti
HIS NAME WAS MENTIONED IN CONNECTION WITH : English Turkish
-yla ilgili olarak onun adı anıldı,
sı ile adı geçti,
sına karıştı,
ya adı bulaştı,
nda parmağı vardı
HIS NIBS : English Turkish
cenapları, hazretleri
HIS NOSE IS RUNNING : English Turkish
onun burnu akıyor, onun burnundan sümük akıyor
HIS NUMBER IS UP : English Turkish
yandı, mahvoldu
HIS NUMBERS IS UP : English Turkish
günleri sayılı, işi bitik
HIS OFFSPRING : English Turkish
onun zürriyeti, onun çocukları
HIS OWN FLESH AND BLOOD : English Turkish
onun kendi eti ve kanı, onun akrabası, onun bir parçası
HIS OWN MASTER : English Turkish
kendi kendisinin patronu, kimsenin bağımlısı değil, kimseye bağlı değil, kimsenin altı değil
HIS PEACE OF MIND : English Turkish
onun gönül rahatlığı, onun iç huzuru
HIS POSITION IS SHAKY : English Turkish
onun pozisyonu sallanıyor, onun koltuğu sallanıyor, o istikrarsız bir durumda
HIS PRESTIGE WAS DAMAGED : English Turkish
onun prestiji zarar gördü, onun namına leke sürüldü, onun adına leke sürüldü
HIS PRIVATE AFFAIR : English Turkish
onun özel işi, onun özel meselesi, onun başkasını ilgilendirmeyen meselesi, onun şahsi işi
HIS PRIVATE BUSINESS : English Turkish
onun özel işi, onun özel meselesi, onun başkasını ilgilendirmeyen meselesi, onun şahsi işi
HIS PROFESSIONAL LIFE : English Turkish
onun meslek hayatı, onun profesyonel hayatı, onun hayatının işine bağlı olan parçası
HIS RESIGNATION WAS ACCEPTED : English Turkish
onun istifası kabul edildi, onun işi bırakması kabul edildi
HIS RIGHT HAND : English Turkish
onun sağ kolu, onun sağ tarafındaki kolu; ona en çok yardımcı olan kimse
HIS SCHEME WAS THWARTED : English Turkish
onun planı bozuldu, onun planı altüst edildi
HIS SECRET THOUGHTS : English Turkish
onun gizli düşünceleri, onun sır düşünceleri, onun sadece kendisine sakladığı hayaller ve düşünceler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani