English
HOLOBLASTICALLY : English Turkish
adv. holoblastik bir şekilde, döllenmiş bir yumurta ile ilgili bir şekilde (Embriyoloji)
HOLOCAUST : English Turkish
n. yangının her şeyi yakması, toplu ölüm, kurban, soykırım, nazi soykırımı, yahudilere uygulanan soykırım
HOLOCAUST : English Turkish
n. büyük yıkım, büyük tahribat, imha, büyük facia, büyük afet, büyük yangın, yangının neden olduğu büyük yıkım; yakılarak sunulan kurban; katliam, toplu öldürme, kıyım, toplu kıyım
HOLOCAUST ATROCITIES : English Turkish
Holokost vahşeti, Yahudileri organize olarak yok etme sırasında Alman Nazileri tarafından işlenen zalim ve insanlık dışı davranışları
HOLOCAUST DENIER : English Turkish
Holokost inkârcısı, Yahudilerin Alman Nazileri tarafından organize edilmiş imha edilmesinin gerçekleştiğini reddeden kimse
HOLOCAUST MARTYRS & HEROES REMEMBRANCE DAY : English Turkish
Holokost Şehitleri ve Kahramanları Hatırlama Günü, Holokost kurbanlarını üzüntü içinde hatırlayan ve aynı zamanda İsrail'in savaş kahramanlarını anan Yahudi bayramı
HOLOCAUST MARTYRS & HEROES REMEMBRANCE DAY CEREMONY : English Turkish
Holokost Şehitleri ve Kahramanları Hatırlama Günü Töreni, bu Yahudi bayramının resmi töreni
HOLOCAUST MEMORIAL MUSEUM : English Turkish
Holokostu Anma Müzesi, Holokost hatırasına adanan Washington D.C.'de bulunan müze (ABD)
HOLOCAUST OF EUROPEAN JEWRY : English Turkish
Avrupalı Yahudiler Holokostu, II. Dünya Savaşı'na verilen takma ad, Avrupa'da Naziler tarafından gerçekleştirilen toplu soykırım
HOLOCAUST PERIOD : English Turkish
Holokost dönemi, Nazilerin Yahudi halkını organize olarak imha edilmesini gerçekleştirdikleri dönem
HOLOCAUST REMEMBRANCE DAY : English Turkish
Holokostu Anma Günü, Holokost kurbanlarının anıldığı gün
HOLOCAUST SURVIVOR : English Turkish
Soykırımdan kurtulan kimse, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi vahşetinden kurtulan kişi (özellikle Yahudi olan)
HOLOCAUST VICTIMS : English Turkish
Holkost kurbanları, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Yahudi halkını organize olarak yok etme sırasında öldürülen insanlar
HOLOCENE : English Turkish
n. Holosen, sürmekte olan jeolojik evre
HOLOCENE PERIOD : English Turkish
Holosen dönemi, Yeryüzü tarihinin en eski jeolojik dönemi
HOLOCRINE : English Turkish
adj. holokrin, (beze ile iligli) beze hücrelerinin çözünmesiyle oluşan salgı ürünleri
HOLOCRYSTALLINE : English Turkish
adj. tamamen kristalli, iri kristalli, tamamen kristalden yapılmış
HOLOENZYME : English Turkish
n. holoenzim, bir apo-enzim ve bir ko-enzim içeren aktif enzim
HOLOGRAM : English Turkish
n. hologram, üç boyutlu imaj, üç boyutlu resim
HOLOGRAPH : English Turkish
adj. imza sahibinin eliyle yazılmış, bütünü imza sahibince yazılmış
HOLOGRAPHIC : English Turkish
adj. holografik, yazan kimsenin el yazısı ile yazılmış; holografi (üç boyutlu resim) oluşturma ile ilgili, hologramlar ile ilgili
HOLOGRAPHICAL : English Turkish
adj. holografik, yazan kimsenin el yazısı ile yazılmış; holografi (üç boyutlu resim) oluşturma ile ilgili, hologramlar ile ilgili
HOLOGRAPHICALLY : English Turkish
adv. holografik bir şekilde, yazan kimsenin el yazısı ile yazılmış bir şekilde; holografi (üç boyutlu resim) oluşturma ile ilgili bir şekilde, hologramlar ile ilgili bir şekilde
HOLOGRAPHY : English Turkish
n. holografi, üç boyutlu resimler oluşturan fotoğraflama metodu
HOLON : English Turkish
n. Holon, İsrail'de bir şehir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani