Multilingual Turkish Dictionary

English

English
IN HIS ABSENCE : English Turkish

onun yokluğunda, o yokken, o orada değilken, onun yüzüne karşı olmayan bir şekilde

IN HIS AUTHORITY : English Turkish

onun otoritesinde, onun yetkisinde, onun gücü veya kontrolü dâhilinde, onun tesiri altında, onun komutasında

IN HIS CAPACITY : English Turkish

onun becerisiyle; onun otoritesinde, onun yetkisinde, onun gücü veya kontrolü dâhilinde, onun tesiri altında, onun komutasında

IN HIS CAPACITY AS : English Turkish

olarak onun otoritesinde, olarak onun yetkisinde, olarak onun gücü veya kontrolü dâhilinde, olarak onun tesiri altında, olarak onun komutasında, onun sorumluluklarının bir parçası olarak

IN HIS HEART OF HEARTS : English Turkish

onun kalbinin derinliklerinde, onun tüm kalbiyle, onun tüm ruhuyla

IN HIS IMAGE : English Turkish

ona benzeyen, onun gibi görünen, onun görüntüsünde

IN HIS INFANCY : English Turkish

ebek, çok genç, yaşı çok küçük

IN HIS MIND'S EYE : English Turkish

onu akıl gözünde, onu hayalinde, onu kafasında, onun ruhunun derinliklerinde

IN HIS OLD AGE : English Turkish

çok yaşlı, ileri yaşta, büyük yaşta, ömrünün sonuna yaklaşan

IN HIS OWN RIGHT : English Turkish

sadece kendisi, sadece kendi başına

IN HIS POSSESSION : English Turkish

onun sahiplinde, sahibi o olarak, sahibi o olan bir şekilde, onun ellerinde, onun kontrolünde, onun yetkisinde

IN HIS PRIME : English Turkish

onun gençliğinde, onun gençlik yıllarında, onun gücünün ve becerilerinin en yüksekte olduğu dönemde, onun erken dönemlerinde

IN HIS RIGHT MIND : English Turkish

aklı başında, deli olmayan, çılgın olmayan, mantıklı, mantık sahibi olan

IN HIS SLEEP : English Turkish

uykusunda, uyurken, uyuyor bir durumdayken

IN HIS WAY : English Turkish

onun yöntemiyle, onun yoluyla, onun metoduyla

IN HIS WILDEST DREAMS : English Turkish

onun en çılgın hayallerinde, onun en tuhaf düşünce ve arzularında

IN HIS WRATH : English Turkish

onun sinirinde, onun öfkesinde

IN HIS YOUTH : English Turkish

onun gençliğinde, onun gençlik yıllarında, onun gücünün ve becerilerinin en yüksekte olduğu dönemde, onun erken dönemlerinde

IN HOCK : English Turkish

adv. rehinde, borçlu, hapiste, hapishanede

IN HONOR OF : English Turkish

şerefine

IN HONOR OF THE FALLEN : English Turkish

ölenlerin onuruna, düşmüş olanların şerefine, ölmüş olan kimselerin şerefine (çoğunlukla bir muharebe sırasında)

IN HOUSE : English Turkish

dâhili, ev içi, içeride, teşkilat dâhilinde, bir teşkilat içinde

IN INDIAN FILE : English Turkish

tek sıra halinde

IN ISOLATION : English Turkish

yalnız, izole, başkalarından ayrı

IN ITS ENTIRETY : English Turkish

tamamıyla, tam bir şekilde, bölünmemiş bir şekilde, tüm olarak