Multilingual Turkish Dictionary

English

English
IN LEGAL PARLANCE : English Turkish

hukuk dilinde

IN LESS THAN NO TIME : English Turkish

ir anda, çabucak, hemen, hemencecik, çok çabuk, farkına bile varılamayan bir hızda

IN LETTER AND SPIRIT : English Turkish

lafzında ve ruhunda, yazılmış ve bağlı bir şekilde hareket edilen

IN LIEU : English Turkish

adv. yerine, karşılık olarak

IN LIEU OF : English Turkish

yerine, bedel olarak

IN LIGHT OF : English Turkish

-nın ışığında,
yı düşünerek,
yı hesaba katarak,
ndan dolayı;
nın bakış açısıyla,
nın bakış noktasından

IN LIMBO : English Turkish

arafta kalmış, iki dünya arasında, sallantıda, sürüncemede, ne orada ne burada; hapiste, cezaevinde

IN LIMINE : English Turkish

aşında, başta, en başta, başından, başlangıçta, başlangıcından (Latince)

IN LINE : English Turkish

sıralı, sırada, hizada

IN LINE ENGINE : English Turkish

n. silindirli motor

IN LOCO PARENTIS : English Turkish

adv. ana baba yerinde

IN LONELINESS : English Turkish

yalnız, tek başına, izole, kendi kendine, kendi başına

IN LOVE : English Turkish

aşık, tutulmuş

IN LOVE HEAD OVER HEELS : English Turkish

derin aşk içinde, sırılsıklam âşık, deli gibi âşık, derin sevgi içinde

IN LOVE WITH HIMSELF : English Turkish

kendi kendini seven, kendi kendini sever bir şekilde, kendini beğenmiş bencil geç erkek

IN LOW SPIRITS : English Turkish

mutsuz, neşesiz, kötü ruh halinde, ruh hali kötü

IN LUMPS : English Turkish

adj. top top

IN MANUSCRIPT : English Turkish

el yazmasıyla, elle yazılmış

IN MANY DIRECTIONS : English Turkish

n. pek çok yönden, bir çok bakımdan

IN MASSES : English Turkish

adj. top top

IN MEMORY OF : English Turkish

anısına, hatırasına

IN MEMORY OF THE FALLEN : English Turkish

düşenlerin anısına, ölmüşlerin hatırasına

IN MESH : English Turkish

adv. birbirine girmiş

IN MID AIR : English Turkish

havada, uçarken, uçar vaziyetteyken, uçaktayken, hava aracında

IN MILITARY PARLANCE : English Turkish

askerî dil ile, asker jargonuyla, asker terimleriyle, ordu dilinde