Multilingual Turkish Dictionary

English

English
IN PART : English Turkish

kısmen, taksitle

IN PARTICULAR : English Turkish

özellikle, bilhassa

IN PASSING : English Turkish

geçerken, sırası gelmişken, tesadüfen

IN PATIENT : English Turkish

hastanede yatan hasta, yatılı hasta

IN PAWN : English Turkish

ehinde

IN PEACE : English Turkish

sessizce, sessiz bir şekilde; savaşsız, barışçıl, barış içinde; uyum ve anlaşma içinde, birbiriyle uyumlu bir şekilde

IN PENCIL : English Turkish

kurşunkalemle

IN PERFECT HEALTH : English Turkish

adj. sapasağlam, turp gibi

IN PERFECT WORKING ORDER : English Turkish

mükemmel çalışma düzeninde, çok iyi bir şekilde çalışan, kusursuz bir şekilde işleyen

IN PERIL : English Turkish

adj. tehlikede

IN PERIL OF ONE'S LIFE : English Turkish

ölüm tehlikesi içinde, ölümle burun buruna

IN PERPETUITY : English Turkish

ebediyen, ömür boyu

IN PERSON : English Turkish

izzat, şahsen

IN PERSONAM : English Turkish

şahsi, kişisel, belli bir kişiye özgü olarak tasarlanmış, sadece belirli bir kimseyle ilgili (Latince)

IN PETTICOATS : English Turkish

genç, yaşı küçük (bir kız ile ilgili)

IN PETTO : English Turkish

saklı, gizli, kamuya açıklanmamış

IN PIECE : English Turkish

adj. parçalı

IN PIECES : English Turkish

paramparça, parçalar halinde

IN PILES : English Turkish

adj. küme küme

IN PLACE : English Turkish

yerinde, uygun

IN PLACE OF : English Turkish

yerine, karşılık olarak

IN PLACES : English Turkish

adv. ara sıra, zaman zaman, yeri geldikçe

IN PLAIN ENGLISH : English Turkish

açıkçası, sözünü sakınmadan, dobra dobra

IN PLAIN LANGUAGE : English Turkish

adv. yalın bir dille

IN PLAIN WORDS : English Turkish

adv. açıkçası