English
INFANTILE PARALYSIS : English Turkish
çocuk felci
INFANTILISE : English Turkish
v. (Britanya İngilizcesi) çocuk muamelesi yapmak, çocukmuş muamelesi yapmak, bebek muamelesi yapmak, bir kimseye bebekmiş gibi muamele etmek; küçük bir çocuk gibi kalmak, genç bir insan gibi kalmak, çocuksu kalmak; bir kimseyi çocuksu bir durumda tutmak (infantilize olarak da yazılır)
INFANTILISM : English Turkish
n. infantilizm, çocuksuluk, çocuksu olma durumu; erişkin birinde baskın çocuksu davranış şekilleri olması (Psikoloji); yetişkin birinde çocuksu özellikle olması (Tıp)
INFANTILITY : English Turkish
n. çocuksuluk; bebeksilik, bebek gibi olma durum, bebek gibilik; çocuksu veya bebeksi davranış
INFANTILIZE : English Turkish
v. (Amerikan İngilizcesi) çocuk muamelesi yapmak, çocukmuş muamelesi yapmak, bebek muamelesi yapmak, bir kimseye bebekmiş gibi muamele etmek; küçük bir çocuk gibi kalmak, genç bir insan gibi kalmak, çocuksu kalmak; bir kimseyi çocuksu bir durumda tutmak (infantilise olarak da yazılır)
INFANTINE : English Turkish
adj. çocuksu, gelişmemiş, olgunlaşmamış, bebeksi
INFANTRY : English Turkish
n. piyade
INFANTRY BRIGADE : English Turkish
piyade tugayı, yaya olarak savaşmak üzere eğitilmiş ve donatılmış büyük askerî birlik
INFANTRY FIGHTING VEHICLE : English Turkish
Piyade Saldırı Aracı, IFV, piyade erlerini taşımak için kullanılan hafif silahlı araç
INFANTRY OFFICER : English Turkish
piyade subayı, yaya savaşçı asker tugayı subayı
INFANTRYMAN : English Turkish
n. piyade, piyade eri
INFARCT : English Turkish
n. enfarktüs
INFARCTED : English Turkish
adj. kapalı, bloke olmuş, tıkalı, önü kesik (Tıp)
INFARCTION : English Turkish
n. damar tıkanıklığı
INFATUATE : English Turkish
v. aklını çelmek, aklını başından almak, çılgına çevirmek
INFATUATED : English Turkish
adj. karasevdalı, delicesine aşık, aklı başından gitmiş
INFATUATING : English Turkish
adj. büyüleyici, deli edici, âşık edici, kendine bağlayıcı, çıldırtıcı, kendine tutsak edici
INFATUATION : English Turkish
n. delicesine aşık olma, sevdalanma, vurulma, karasevdaya düşme
INFEASIBLE : English Turkish
adj. pratikte mümkün olmayan, olursuz, yapılması mümkünsüz
INFECT : English Turkish
v. bulaştırmak, enfekte etmek, bozmak, aşılamak
INFECTED : English Turkish
adj. enfekte olmuş, enfekte, bulaşmış, hastalığa neden olan mikroplardan veya hastalıktan etkilenmiş; bozulmuş, lekelenmiş, kusurlanmış; etkilenmiş
INFECTED WITH FOOT AND MOUTH DISEASE : English Turkish
şap hastalığı bulaşmış, dabak hastalığı bulaşmış
INFECTED WITH HIV : English Turkish
HIV bulaşmış, AIDS hastası
INFECTER : English Turkish
n. bulaştıran, kirleten, lekeleyen; hastalık bulaştıran, hastalık yayan
INFECTION : English Turkish
n. enfeksiyon, bulaşma, bulaştırma, bozulma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani