Multilingual Turkish Dictionary

English

English
JETFOIL : English Turkish

n. yolcu taşıyan deniz otobüsü türü

JETHRO : English Turkish

n. Jethro, Moses'in kayınpederi ve Zipporah'nın babası (İncil); erkek ismi

JETLAG : English Turkish

n. jetlag uyumsuzluğu, saat dilimleri arasında yolculuk yapmanın neden olduğu fiziksel yorgunluk ve dezoryantasyon duygusu

JETLINER : English Turkish

n. ticari jet uçağı

JETPORT : English Turkish

n. jet uçakları için olan havaalanı, jet uçaklarına hizmet veren havaalanı

JETSAM : English Turkish

n. gemiden denize atılan yük, deniz enkazı

JETSKI : English Turkish

n. Jetski, Kawasaki Heavy Industries'in kişisel su jetli teknesi ticari marka ismi

JETTISON : English Turkish

n. safra atma, ağırlık azaltma, gemiden yük atma

JETTISON : English Turkish

v. safra atmak, ağırlık boşaltmak, yük atmak, başından savmak

JETTISONABLE : English Turkish

adj. atılabilir, fırlatılabilir

JETTISONABLE SEAT : English Turkish

n. fırlatılabilir koltuk

JETTISONED : English Turkish

adj. yükü atılmış, gemiden denize atılan, denize atılan (tehlike durumunda denize atılan yük hakkında); atılmış, reddedilmiş

JETTON : English Turkish

n. fiş, marka

JETTY : English Turkish

n. dalgakıran, mendirek, vapur iskelesi, rıhtım

JETWAY : English Turkish

n. yolcuların uçaktan inmelerini ve binmelerini sağlamak için uçak ve havaalanı binası arasına inşa edilmiş yükseltilmiş kapalı geçit

JETÉ : English Turkish

n. bale adımı, bir bacağın öne diğerinin de geriye doğru gerilmiş olduğu bale adımı

JEUNESSE DOREE : English Turkish

n. (Fransızca) "zengin gençlik", ayrıcalıklı olan genç zengin insanlar

JEW : English Turkish

n. yahudi, musevi, İbrani, tefeci, kazıkçı satıcı

JEW : English Turkish

v. kazıklamak, kazık atmak

JEW TO HIS BONES : English Turkish

kemiklerine kadar Yahudi, Yahudiliğe çok düşkün olan, baştan aşağı Yahudi olan

JEW'S EAR : English Turkish

n. yenilir bir mantar

JEW'S HARP : English Turkish

ağız tamburası

JEW-BAITER : English Turkish

Yahudi aleyhtarı, Yahudilere sıkıntı veren ya da taciz eden kimse, Yahudi düşmanı

JEW-BAITING : English Turkish

Yahudi aleyhtarı, Yahudi halkıyla alay eden, aktif Yahudi düşmanı

JEWEL : English Turkish

n. mücevher, değerli taş, cevher, saat taşı, değerli insan, pırlanta gibi insan