Multilingual Turkish Dictionary

English

English
JUNIORITY : English Turkish

n. yaşça küçük olma, astlık

JUNIPER : English Turkish

n. ardıç

JUNISHI : English Turkish

n. Junishi, her yıl için bir hayvan temsil eden 12 sembole (12 yıl için) ayrılmış olan Çin burçları (Japon ve Kore burçlarının temelini oluşturan), Asya’ya özgü zodyak

JUNK : English Turkish

n. çöp, değersiz şey, hurda demir, ıvır zıvır, döküntü, hurda, esrar, uyuşturucu, çin yelkenlisi

JUNK : English Turkish

v. çöpe atmak, atmak, hurdaya ayırmak, ıskartaya ayırmak

JUNK BONDS : English Turkish

mali durumu istikrarsız olan bir şirket tarafından ihraç edilmiş bonolar, finansal durumu istikrarsız olan şirket tarafından çıkarılan finansal yükümlülükler senetleri

JUNK BOTTLE : English Turkish

n. kalın koyu renkli camdan yapılan ağır şişe

JUNK DEALER : English Turkish

n. eskici, hurdacı

JUNK FOOD : English Turkish

abur cubur

JUNK FOOD TAX : English Turkish

n. besin değeri az kalorisi yüksek olan gıdalar vergisi, şişmanlık vergisi, sağlıksız ve şişmanlığa fayda eden olarak kabul edilen gıdalar vergisi

JUNK MAIL : English Turkish

n. önemsiz posta, istenmeyen posta, talep edilmemiş posta (genellikle reklam içerikli)

JUNK SHOP : English Turkish

eskici dükkânı

JUNK YARD : English Turkish

hurdalık, araba mezarlığı

JUNK-DEALER : English Turkish

eskici, hurdacı, kullanılmış eşyalar satın alan ve satan kimse

JUNKER : English Turkish

n. Junker, Prusyalı aristokrat; soyadı

JUNKERDOM : English Turkish

n. Junkerdom, Prusyalı aristokratların genel adı

JUNKET : English Turkish

n. bedava gezi, ziyafet, yiyip içme, alem, yoğurt benzeri yiyecek

JUNKET : English Turkish

v. bedava geziye çıkmak, yiyip içmek, alem yapmak

JUNKETEER : English Turkish

n. alem yapan kimse, ziyafete katılan kimse; devlet hesabına seyahate çıkan kimse

JUNKETER : English Turkish

n. alem yapan kimse, ziyafete katılan kimse; devlet hesabına seyahate çıkan kimse

JUNKETING : English Turkish

n. ziyafet verme, parti verme; ziyafet verme, piknik yapma; yolculuk yapmak, seyahat etme

JUNKIE : English Turkish

n. esrarkeş, eroinman, uyuşturucu bağımlısı

JUNKMAN : English Turkish

n. eskici, hurdacı

JUNKY : English Turkish

n. (Resmi olmayan) uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucu müptelası, uyuşturucu kullanan kimse; bağımlı olan veya bir şey için can atan kimse; hayran

JUNKYARD : English Turkish

n. hurdalık, hurda depolanan ve satılan yer