Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LEAKEY : English Turkish

n. bir soyadı; Mary Leakey (
1996), İngiliz antropolog ve arkeolog; Louis Leakey (
1972), İngiliz antropolog ve arkeolog; Richard Leakey (1944 doğumlu), Kenyalı paleantropolog

LEAKINESS : English Turkish

n. sızdırılabilir olma, sızma niteliği olma

LEAKING : English Turkish

adj. sızan, akan, sıvının girmesine veya akmasına neden olan; sızıntı yeri olan

LEAKING OUT : English Turkish

n. sızdırma

LEAKPROOF : English Turkish

adj. sızdırmaz

LEAKPROOFING : English Turkish

n. sızdırmazlık

LEAKY : English Turkish

adj. sızan, sızdıran

LEAN : English Turkish

n. eğilme, dayanma, meyil

LEAN : English Turkish

v. dayanmak, meyletmek, yaslanmak, eğilmek, eğilim göstermek, meyilli olmak, yaslamak

LEAN : English Turkish

adj. zayıf, ince, yağsız, kıt, verimsiz, fidan gibi

LEAN AGAINST : English Turkish

abanmak, dayamak

LEAN BACK : English Turkish

v. arkasına yaslanmak

LEAN CROPS : English Turkish

verimsiz mahsuller, düşük mahsul verimi, az olan hasat

LEAN FORWARD : English Turkish

v. öne eğilmek

LEAN MIXTURE : English Turkish

zayıf karışım, seyrek karışım, sulandırılmış karışım, eklenmiş olan maddeden az miktarda içeren karışım

LEAN ON : English Turkish

güvenmek, baskı yapmak, sıkıştırmak

LEAN ON A BROKEN REED : English Turkish

güvenilmez kişiye güvenmek, güvenilmez bir şeye bağlı olmak, layık olmayan bir şeye güvenmek

LEAN OUT : English Turkish

v. sarkmak

LEAN OVER : English Turkish

abanmak, üzerine eğilmek

LEAN TO : English Turkish

yan binaya yaslı

LEAN TO SHED : English Turkish

n. sundurma

LEAN UPON : English Turkish

v. dayanmak, üstüne varmak, sıkıştırmak, zorlamak

LEAN YEARS : English Turkish

fakirlik yılları, ihtiyaç yılları, yoksulluk yılları, gereken levazım veya malların mevcut olmadığı yıllar

LEANDER : English Turkish

n. Hera'yı ziyaret etmek için Çanakkale Boğazı'nı her gece yüzerek geçen ve sonunda bu gece yüzmelerinden birinde boğularak ölen Hera'nın genç sevgilisi (Yunan Mitolojisi); Teksas'ta (ABD) bir kasaba

LEANING : English Turkish

n. eğilim, meyil