Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LOCAL ANAESTHESIA : English Turkish

lokal anestezi, vücudun belirli yerine uygulanan anestezi

LOCAL ANESTHESIA : English Turkish

lokal anestezi

LOCAL ANESTHETIC : English Turkish

lokal anestezi, vücudun belirli bölgesini uyuşturan anestetik

LOCAL AREA NETWORK : English Turkish

yerel alan agi

LOCAL AUTHORITY : English Turkish

yerel yönetim, bir yerleşim yerini yöneten resmi kurum, ilçe veya belediye meclisi, yerel kurul veya meclis

LOCAL AUTHORITY ELECTIONS : English Turkish

yerel seçimler, yerel hükümet yetkilileri için yapılan seçimler

LOCAL BEER : English Turkish

n. yerli bira

LOCAL BRANCH : English Turkish

yerel şube, yerel ofis, bölge ofisi

LOCAL BROADCAST : English Turkish

yerel yayın, yerel istasyondan yapılan yayın

LOCAL BUS : English Turkish

yerel veriyolu, işlemci ve genişleme kartı arasında yüksek hızlı veri aktarımı sağlayan direkt veriyolu

LOCAL CALL : English Turkish

şehir içi konuşma, şehir içi görüşme

LOCAL COLOR : English Turkish

yöresel özellikler

LOCAL COUNCIL : English Turkish

yerel meclis, belediye meclisi, bir kenti veya topluluğu yöneten organ, küçük köye veya kasabaya ait idare heyeti

LOCAL CURRENCY : English Turkish

yerel para birimi, belirli bir ülke içinde kullanılan para birimi

LOCAL CUSTOM : English Turkish

mahalli gelenek

LOCAL DRIVE : English Turkish

yerel sürücü, kullanıcının bilgisayarında bulunan sürücü (ağda olmayan)

LOCAL EDITION : English Turkish

yerel baskı, özellikle belirli bir bölge için hazırlanan baskı

LOCAL ELECTIONS : English Turkish

yerel seçimler, belediye seçimleri, yerel yetkililer seçimi, bir kasabada veya topluluk arasında yapılan bölgesel seçim

LOCAL EXCHANGE CARRIER : English Turkish

yerel santral taşıyıcısı, yerel telefon şirketi, belirli coğrafi bölgeye telefon hizmeti sağlayan şirket, LEC (Telekomünikasyon)

LOCAL EXPRESSION : English Turkish

n. yöresel anlatım

LOCAL GOVERNMENT : English Turkish

yerel idare

LOCAL HERO : English Turkish

yerel kahraman, yerel idol, memleketinde son derece itibarlı olan kimse

LOCAL HISTORY : English Turkish

yerel tarih, belirli bölge tarihi

LOCAL IRRITATION : English Turkish

lokal tahriş, sadece vücudun tek bölgesinde bulunan tahriş

LOCAL JURISDICTION : English Turkish

yerel yargı, belli bir yerde karar verme yetkisi olan mahkeme otoritesi