Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ONE-STOP : English Turkish

adj. çok çeşitli ticari eşya veya hizmetleri tek bir yerde sağlayan; tek yerde hizmetler sunma ile ilgili; tek seferde başarılı bir şekilde tamamlanabilen; tek yerde sağlanan veya sunulan

ONE-TIME : English Turkish

adj. önceki, eski, geçmişte kalan (O geçmişte kalan bir galip)

ONE-TIME EVENT : English Turkish

ir defalık olay, sadece bir kez meydana gelen olay, nadir ve sıra dışı olgu

ONE-TIME SLIP : English Turkish

enzersiz hata, sadece bir kez yapılan hata

OPTIC INSTITUTE : English Turkish

insanların görme yeteneklerinin muayene edildiği ve ihtiyaçlarına uygun lens veya gözlük alabildikleri yer

OPTIC NERVE : English Turkish

görme siniri, göz ile beyni bağlayan sinir

OPTIC SCANNER : English Turkish

optik tarayıcı, basılmış bilgiyi tarayan ve bilgisayara geçiren aygıt

OPTIC TRACT : English Turkish

n. göz sinirleri

OPTICAL : English Turkish

adj. optik, görüş, göz, görme

OPTICAL CHARACTER RECOGNITION : English Turkish

optik karakter tanıma, optik tarayıcı ve özel yazılım ile bilgisayarın basılı veya el yazısı karakterlerini tanıyabilmesi

OPTICAL DISC : English Turkish

optik teker, lazer tarafından okunan ve yazılan yüksek sığalı bilgisayar verisi saklama ortamı

OPTICAL DISK : English Turkish

kompakt disk, lazer tarafından okunan ve yazılan müzik veya veri içeren disk

OPTICAL DRIVE : English Turkish

optik sürücü, kompakt diskler okuma (ve bazen yazma) için olan giriş aygıtı

OPTICAL FIBERS : English Turkish

optik fiberler, ışık nakletmek için kullanılan esnek cam elyafı

OPTICAL ILLUSION : English Turkish

göz aldanması, göz yanılsaması

OPTICAL PLOT READING : English Turkish

optikal nokta okuma, (Bilgisayar) bir resim dosyasını veya bilgisayar çizimini her noktasının onun koordinatını temsil ettiği dijital verilerden oluşan bir ASCII dosyasına dönüştüren program, OPR

OPTICAL SIGHT : English Turkish

optik görüş, aynalar ve mercekler içeren vizör

OPTICAL SYSTEM : English Turkish

optik sistem, optik alanı ile ilgili olan öğeler koleksiyonu

OPTICALLY : English Turkish

adv. optik olarak; gözle görülür biçimde, görsel olarak

OPTICIAN : English Turkish

n. gözlükçü

OPTICS : English Turkish

n. optik, gözler

OPTIMAL : English Turkish

adj. en uygun, optimum, ideal

OPTIMAL INVESTMENT : English Turkish

optimal yatırım, bir iş yatırımı getirisinin ekonominin faiz oranına eşit olduğu durum

OPTIMALLY : English Turkish

adv. optimal olarak, ideal bir şekilde, en uygun şekilde; mümkün olan en iyi şekilde

OPTIMISATION : English Turkish

n. eniyileme, maksimum üretim; verimliliği geliştirme; optimizasyon (ayrıca optimization)