Multilingual Turkish Dictionary

English

English
OPISTHOGNATHISM : English Turkish

n. opistognatizm, içe çökük çene (Zooloji)

OPIUM : English Turkish

n. afyon

OPIUM DEN : English Turkish

afyon içen kişilerin sakındıkları yer

OPIUM EATER : English Turkish

afyonkeş, esrarkeş

OPIUM FOR THE MASSES : English Turkish

toplumun gerçek ihtiyaçlarını karşılamayan görünürde olan çözüm

OPIUM POPPY : English Turkish

haşhaş, afyon, afyon çiçeği

OPIUMISM : English Turkish

n. afyonkeşlik, afyon bağımlılığı, afyon zehirlenmesi

OPOPANAX : English Turkish

n. çavşır, eskiden tıpla kullanılan hoş kokulu reçineli zamk (günümüzde parfümlerde ve tütsülerde kullanılır)

OPOPONAX : English Turkish

n. bir tür tatlı mürrüsafi

OPOSSUM : English Turkish

n. opossum, keseli sıçan

OPPIDAN : English Turkish

adj. kent ile ilgili, kentsel, kasaba ile ilgili (çoğu kez koleji veya üniversitesi olan kasaba)

OPPIDAN : English Turkish

n. kasabalı, kasabada oturan kimse, şehirli

OPPILATION : English Turkish

n. üşüşme, yığılma; tıkayıcı madde ile doldurma, tıkama; gözenekleri kapama (Tıp); kalın bağırsak tıkanıklığı (Tıp)

OPPONENCY : English Turkish

n. karşıtlık, muhalefet, rekabet

OPPONENS : English Turkish

n. el kası; ayak kası

OPPONENT : English Turkish

n. karşı taraf, muhalif, aleyhtar, düşman, rakip

OPPONENT : English Turkish

adj. karşı, karşıt, zıt

OPPORTUNE : English Turkish

adj. uygun, elverişli, müsait, yerinde

OPPORTUNE MOMENT : English Turkish

tav, uygun zaman, fırsat, şans

OPPORTUNE REMARK : English Turkish

doğru zamanda yapılan yorum, uygun bir anda söylenen görüş

OPPORTUNE TIME : English Turkish

tav, uygun zaman, doğru zaman, doğru an

OPPORTUNELY : English Turkish

adv. tam vaktinde olan

OPPORTUNENESS : English Turkish

n. uygunluk, yerindelik

OPPORTUNISM : English Turkish

n. fırsatçılık, fırsatlardan yararlanma, oportünizm

OPPORTUNIST : English Turkish

n. fırsatçı, fırsatı değerlendiren kimse