Multilingual Turkish Dictionary

English

English
OPPORTUNISTIC : English Turkish

adj. oportünist ile ilgili, fırsatçı ile ilgili; oportünizmle ilgili

OPPORTUNITY : English Turkish

n. fırsat, uygun durum, şans

OPPORTUNITY FOR ADVANCEMENT : English Turkish

n. yükselme fırsatı, ilerleme şansı

OPPORTUNITY MAKES THE THIEF : English Turkish

kanunsuz ortam suçu cesaretlendirir, suçlunun olduğu kadar toplum da suçtan sorumlu

OPPORTUNITY ONLY KNOCKS ONCE : English Turkish

şans kapıyı bir kez çalar, ikinci şanslar gelmez, kişinin eline şans geçtiğinde onu değerlendirmesi gerekir çünkü başka bir şansı olmayacaktır

OPPOSABILITY : English Turkish

n. karşı gelebilme, karşı koyabilme; karşı koyabilmek için fırsat

OPPOSABLE : English Turkish

adj. karşı konulabilir, karşı gelinebilir

OPPOSE : English Turkish

v. karşısına koymak, engel olmak, karşı gelmek, muhalefet etmek, karşı çıkmak, kafa tutmak, karşı olmak, itiraz etmek, başkaldırmak

OPPOSE CANDIDACY : English Turkish

adaylığına karşı çıkmak,
e karşı adaylar göstermek,
e karşı gelmek için adaylar göstermek

OPPOSED : English Turkish

adj. karşıt, karşı, zıt, karşılıklı

OPPOSED TO : English Turkish

-e karşı, aleyhte

OPPOSER : English Turkish

n. karşıt olan kimse, muhalefet eden kimse; rakip; düşman

OPPOSING : English Turkish

adj. karşı, karşılıklı, muhalif, ters

OPPOSING PERSON : English Turkish

n. karşı olan kimse

OPPOSINGLY : English Turkish

adv. karşı koyarak, muhalif bir şekilde, itiraz ederek, karşı çıkarak

OPPOSITE : English Turkish

adj. karşı, karşıt, karşı olan, muhalif, aleyhinde, ters, aksi, zıt, zıt anlamlı

OPPOSITE : English Turkish

adv. karşı yönde, karşı, karşı tarafta, karşı karşıya

OPPOSITE : English Turkish

prep. karşısında, karşıda, karşılıklı, karşısındaki

OPPOSITE ANGLE : English Turkish

ters açı

OPPOSITE DIRECTION : English Turkish

karşı istikamet, başka istikamet, tamamen farklı yön

OPPOSITE SEX : English Turkish

karşı cins, başka cinsiyet, karşı cinsiyet (erkek ise kadınlara ait ve kadın ise erkeklere ait)

OPPOSITE TO : English Turkish

-e karşı, karşısında,
den yolun karşı tarafında

OPPOSITELY : English Turkish

adv. zıt bir şekilde, muhalif olarak; karşıt konumda; aleyhte

OPPOSITENESS : English Turkish

n. tezat, çelişki; karşı olma durumu

OPPOSITION : English Turkish

n. karşıtlık, başkaldırma, karşı koyma, zıtlık, düşmanlık, muhalefet, rekabet, karşısav